TV111'de yayınlanan Alternatif Bakış Özel programında, Şener Boztaş ve yazar Metin Karabaşoğlu, Bediüzzaman ve Abdülhamid ilişkisini konuştular. Döneminde yaşanan olaylara ve bu olaylar karşısında Bediüzzaman'ın aldığı tavırlara dönük analizlerde de bulunan ikili, Abdülhamid-Bediüzzaman tartışmasının bugüne bakan yönlerine de eğildiler. Özellikle "Abdülhamid'in mitleştirilmesi" meselesine dikkat çeken Karabaşoğlu; bunun hiç de masum bir amaçla yapılmadığının sonuçlarından anlaşıldığını ifade etti:
"Mitleştirilmiş bir Abdülhamid tarifi var. Her derde deva bir Abdülhamid. Her meseleyi görmüş, her problemi çözmüş bir Abdülhamid. 100 sene sonra birşey olur mesela. 'Onu da Abdülhamid düşünmüştü!' denir. Ama mektep-medrese ayrımının yol açtığı problemi görememişti. Fakat bunlara bakılmıyor. 'Onu da çözdü, bunu da çözdü, görmediği ve çözmediği mesele yoktu!' tarzında mitleştirilmiş, efsaneleştirilmiş, kutsallaştırılmış bir Abdülhamid oluşturulunca bu defa ne oluyor? Abdülhamid'e yönelik haklı bir eleştiri dahi, neredeyse, 'uyarıyı yapanın iman ve itikadına saldırı caiz' noktasına gelebiliyor."
Analizlerinin devamında mezkûr sorunun sadece Abdülhamid dönemini yorumlamada arıza teşkil etmediğini, aynı arızanın bugüne de taşındığını belirten Karabaşoğlu; özellikle nur talebelerine dönük bir saldırının bu mitleştirmeden beslendiğini dile getirdi:
"'Ne gördüyse doğrudur. Ne görmediyse 'görmemesi' doğrudur...' şeklinde bir Abdülhamid modeli oluşturduğunuzda, ona yönelik herhangi bir eleştiri hemen hasıraltı ediliyor. Ve eleştirinin sahibi 'kabul edilemez' hale geliyor. Tabii, bu, o dönemle ilgili bir değerlendirme düzeyinde kalmıyor. O zamandan geliyoruz bu zamana. Bugün yine dindar bir yönetici var bu ülkede. 'Tıpkı Abdülhamid gibi...' denilerek o Abdülhamid'in yerine konuluyor. Bu defa ne oluyor? Bediüzzaman vaktiyle Abdülhamid'i eleştirdiği için hemen takipçileri de hesaba dahil ediliyor. 'Nur talebeleri kötüdür ha! Ey baştaki dindar yönetici! Bunları mahvet!' Bir de böyle bir kasaba kurnazlığı var."