Bediüzzaman 'bilimsel tefsirde' nasıl bir yol izledi?
"Dıştaki, daha teori olan şeylerle Kur'an'ı açıklamak ki, bu zaaf bütün tefsir tarihi eserlerinde ifade edilir. Ama Üstad, burada da böyle bir zaaftan kurtulmuştur."
Her pazartesi TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Alternatif Bakış programında bu hafta yazar Metin Karabaşoğlu, ilahiyatçı Kenan Demirtaş, ilahiyatçı İshak Özgel ve Şener Boztaş, Said Nursî'nin 55. vefat yıldönümü münasebetiyle Bediüzzaman'ın ve Risale-i Nur külliyatının âlem-i İslam adına önemini ve tefsir geleneğindeki yerini konuştular. Şener Boztaş'ın; "Bediüzzaman'ın bilimsel tefsir metodunda diğerlerinden farklı olarak takip ettiği yol nedir?" temalı sorusu üzerine Özgel; Nur külliyatını, devrinde ve sonrasında yazılmış diğer bilimsel tefsirlerle kıyaslayarak şunları söyledi:
"İ'caz hususunda da benzer bilimsel tefsirler ortaya çıkmıştır. Yani mesela Kur'an'ın Allah kelamı olduğunu ispat eden; o günkü devirde, yeni bir keşifle 'Filanca hâdise şöyle olmaktadır. Falanca ayet de bunun böyle olduğunu göstermektedir!" şeklinde yapılan bir tefsir. 'Yağmurun yağması şöyle olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de de zaten 1400 sene evvel böyle olduğu anlatılıyordu!' tarzında bilimsel tefsirler yapılmıştır ve denilmiştir ki; 'Bu bir beşer kelamı olamaz.' Çünkü 1400 yıl evvel Arap Yarımadası'nda bir zatın, hatta ümmi olan Hz. Peygamberin, bu bilimsel gerçeklikleri bilerek/düşünerek ortaya koyması muhal birşeydir.
Burada yine çok önemli bir nokta var. Üstad'la diğerlerini mukayese edebileceğimiz bir husus. O bilimsel tefsirin bir zaafı vardır. Zaafı şudur: Zaman zaman teorilerin peşine takılmışlardır ki, bunun örnekleri gördük. Mesela; 'Atom, bölünemeyecek en küçük parçadır!' deniliyordu. Ama sonra bölündü. Siz bununla ilgili bir ayet söylediniz ve bu ilerleyen zamanda tefsiriniz için bir zaaf oldu.
Veya biraz daha geri gidelim. Mesela Razi'nin tefsiriyle alakalı söylenen... Batlamyus veya Kopernik'in teorilerinden birisini benimsediği için dünyanın düz olduğunu söylemiştir. Veya daha sonralara gelelim; Kur'an'daki 'Kamer nurdur' ifadesinden dolayı bazı kesimler tarafından o yıllarda savunulmuş olan; 'Aya çıkılmamıştır. Aya çıkılması mümkün değildir!' söyleminde olduğu gibi. Yani dıştaki, daha teori olan şeylerle Kur'an'ı açıklamak ki, bu zaaf bütün tefsir tarihi eserlerinde ifade edilir. Ama Üstad, burada da böyle bir zaaftan kurtulmuştur."
İzahının devamında Bediüzzaman'ın 'bilimsel tefsir metodundaki bu zaafı aşmak için Risale-i Nur külliyatında nasıl bir yöntem izlediğini de anlatan Özgel; aslında kullandığı bu metodun da Kur'anî bir yöntem olduğunu, Bediüzzaman'ın edebî tefsir yanında bilimsel tefsirde de Kur'an'ın içinden bir üslûp çıkararak bununla izahlarını şekillendirdiğini sözlerine ekledi.