Bediüzzaman, Gülen gibi olmaktan Allah'a sığınmıştı
Bediüzzaman, şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırken; siyasi tarafgirliğin insanları soktuğu psikolojinin kötü etkisinden bahsediyordu. Bugün bu etkilerin tamamı Gülen ve takipçilerinde mevcut.
TV111 ekranında her pazartesi izleyicisiyle buluşan Alternatif Bakış programında, araştırmacı-yazar Metin Karabaşoğlu, hukukçu Ömer Faruk Uysal ve Şener Boztaş, 17-25 Aralık sözde yolsuzluk operasyonlarının yıldönümünde süreç boyunca yaşananları ve Türkiye siyasetine etkilerini konuştular.
Karabaşoğlu, Bediüzzaman'ın "Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah'a sığınırım" cümlesini söylediği tarihin genelde 1923 diye bilindiğini, halbuki o sözü söylediği tarihin 1919 olduğunu belirterek; esaretten dönüşünde İstanbul'da, özellikle de muhalif fikr-i siyasette olan dindarlar arasında gelinen noktanın ve kötü durumun ona bu cümleyi söylettiğini ifade etti.
Said Halim Paşa gibi, Mehmet Akif gibi şahıslar hakkında, sırf muhalif fikr-i siyasette oldukları için, yine şeyhülislamlık makamında bulunmuş şahısların küfür isnadında bulunacak kadar ifrat ettiklerini dile getiren Karabaşoğlu; bu isnadların haksızlığı karşısında Bediüzzaman'ın 'şeytandan ve siyasetten' Allah'a sığındığını, yoksa bu sığınmanın hiçbir siyasi partiyi desteklememek, oy vermemek, görev almamak anlamına gelmediğini; zaten hayatının daha sonraki döneminde 'Kur'an menfaati namına DP'yi muhafazaya kendisini memur bilişinin' böyle bir altyapıdan beslendiğini dile getirdi.
Fakat gelinen noktada, Bediüzzaman'ın 1919'da Allah'a sığındığı bu gibi kötü özelliklerin tamamının Fethullah Gülen ve takipçilerinde görüldüğünü belirten Karabaşoğlu; hal böyleyken bu insanların Bediüzzaman'ın mirasçısı gibi görülmesinin yanlış olduğunu sözlerine ekledi.