Bediüzzaman 'hikâye' mi anlatıyor?
Hikâye-i temsiliye kavramını doğru anlamak, Bediüzzaman'ın o kavramı ve metodu kullandığı yerleri de daha doğru anlamamızı sağlar.
TV111 ekranlarında her perşembe izleyicisiyle buluşan Nur Penceresi programında bu hafta, İlahiyatçı Kenan Demirtaş, Bediüzzaman Said Nursî'nin Onikinci Söz isimli eserinden hareketle, felsefe hikmeti ve Kur'an hikmeti; yani felsefenin bilgiyi arayış, elde ediş ve sunuşuyla Kur'an'ın ders verdiği marifet arasındaki farklılıkları analiz etti.
Mezkûr metnin hemen giriş kısmında yeralan; "Hikmet-i Kur'âniye ile hikmet-i fenniyenin farklarına şu gelecek hikâye-i temsiliye dürbünüyle bak..." cümlesinde geçen 'temsil' ve 'hikâye-i temsiliye' kavramları üzerinde durmak gerektiğini belirten Demirtaş; aslında temsil dediğimiz şeyin 'anlama işini kolaylaştıran bir kıyaslama metodu' olduğunu belirtti.
Uzak hakikatleri yakınlaştırmada, büyük hakikatleri akla sığdırmada temsillerin büyük faydaları olduğunu ve Bediüzzaman'ın da onu bir ispat metodu olarak sık sık kullandığını belirten Demirtaş; aslında temsil dediğimiz şeyin özünün 'misallendirme/örneklendirme' olduğunu, onun da özünün 'teşbih/benzetme' olduğunu ifade etti.
Tıpkı teşbih/benzetmede olduğu gibi 'benzetilen, benzeyen, benzetme yönü' gibi şeylerin temsilde de mevcut olan detaylar olduğunu belirten Demirtaş; ikisi arasındaki bir farkın; 'temsilin daha kapsamlı bir benzetme içeriğine sahip olması' olduğunu ifade etti.
Hikâye-i temsiliyenin ise, misallendirmenin de üstünde, 'temsilin artık daha geniş bir içerik ve kurguya sahip olduğunun ifadesi' olduğunu belirten Demirtaş; Bediüzzaman'ın 'hikâye-i temsiliye' dediği yerlerde akla gelmesi gerekenin edebiyattaki 'hikâye/öykü' kavramından ziyade böylesi bir eğitim metodu olduğunu sözlerine ekledi.