Bediüzzaman, nüzul-i İsa (a.s.) meselesine nasıl bakıyor? Hz. İsa'nın (a.s.) nüzulü üzerinden yaptığı yorumlarda Hristiyanlık ve İslamiyet arasında bir eşitlik ilgisi kuruyor mu? Hristiyanların Müslüman olmasalar bile cennete gideceklerini düşünüyor mu? Bu ve benzeri iddialara Alternatif Bakış Özel'de cevap verildi. Yazar Metin Karabaşoğlu'nun konuk olduğu ve Şener Boztaş'ın sunduğu programda, Bediüzzaman'ın nüzul-i İsa'ya (a.s.) bakışı şöyle özetlendi:
"Söylediği birşey var Bediüzzaman'ın: 'Nasraniyet ya ıstıfa ya intifa bulacak.' Ya yok olup sönüp gidecek yahut da arınacak. Nüzül-i İsa (a.s.) hadislerini de bu manada yorumluyor. Hristiyanların içerisinden çıkacak bir grup o bâtıl itikadları terkedecek... Ki Hristiyanlık tarihi içerisinde böyle şeyler olagelmiş. Mesela Newton gibi isimler. Newton bir Hristiyan’dır, ama teslisi reddeden bir Hristiyan’dır. Bu manada teslisi problem olarak gören ve arınma çabası içinde olanlar hep olagelmiş. Ahirzaman şartlarında da Hristiyanlar içerisinde böyle birşey (Allahu'l-alem) çıkacak. Seçtiği kelimelere dikkat edin: Hristiyanlığı terkedip 'hakiki dindar İseviler' olacaklar. Yani dini Hz. İsa'ya (a.s.) indirildiği haliyle yaşamaya yönelecekler."
Analizlerin devamında Bediüzzaman'ın bu yorumunun doğru anlaşıldığında itikadi ve İslamî açıdan hiçbir sorun içermediğini vurgulayan Metin Karabaşoğlu; tasaffi ile kastedilenin Hristiyanlıktan İslamiyet'e geçişte bir süreç olduğunu ifade etti:
"Bu tasaffi süreci içerisinde diyor, Bediüzzaman, Hz. İsa (a.s.) nüzul edecek. Ve onun rehberliğinde/önderliğinde Hristiyanlar İslam'a tâbi ve dahil olacaklar. Kur'an'a iktida edecekler. Burada yine bir eşitleme yok. Arada bir hiyerarşi var. Sadece muharref Hristiyanlıktan İslam'a geçişte bir tasaffi aşamasından bahsediliyor. Burada da Bediüzzaman'ın getirdiği izahta itikad açısından hiçbir sorun yok. Hristiyanlıkla İslam eşitlemek diye birşey sözkonusu değil. Kur'an'ı devre dışı bırakmak diye birşey asla sözkonusu değil."