"Mütareke dönemi de öyle bir dönem. Hem de büyük bir sınav. İşte Bediüzzaman Hutuvat-ı Sitte ile o sınavı geçenlerin başında geliyor."
TV111'de her hafta izleyicisiyle buluşan Tarih İçinde Bediüzzaman programında Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Âdem Ölmez ve Mehmet Akif Memmi; her hafta, yakın tarihin bir kesitini Bediüzzaman'ın hayatı paralelinde analize tâbi tutuyorlar. Programda bu hafta, Ölmez ve Memmi, I. Dünya Savaşı sonrası mütareke yıllarını ve Bediüzzaman'ın esaretten dönmesinin ardından İstanbul'da işgale karşı verdiği mücadeleyi konuştular. Memmi'nin 'Mütareke dönemi İstanbul'unda Hutuvat-ı Sitte gibi bir eseri yazmış olmanın neden önemli olduğu?' şeklindeki sorusu üzerine Ölmez şunları söyledi:
"Mütareke dönemi Osmanlı entelektüelleri açısından bir sınav gibiydi. Kimisi Amerikan yanlısı, kimisi İngiliz yanlısı, kimisi Fransa veya İtalya yanlısıydı. Ve bunlar görüşlerini artık açıkça söyleyebiliyorlardı. Çünkü o gün Osmanlı devletinin kendi içerisinden bir kuvvetle istiklalini sağlaması, pekçoğuna göre, mümkün değildi. Hutuvat-ı Sitte'de Bediüzzaman aslında bunun mümkün olabileceğini de göstermişti. Kuva-i Milliye aleyhine olan fetvaya cevap vermişti. O fetvanın içeriğini Hutuvat-ı Sitte isimli eserinin içerisinde de yazmıştı. Mütareke dönemi aslında böyle bir dönem. Yani Bediüzzaman ve onun emsali entelektüellerin sınav verdiği, bir kısmının sınıfta kaldığı ve bir kısmının da geçtiği bir dönem. Hani olur ya, mesela 28 Şubat sürecinde sınıfta kalanlar vardır. Farklı dönemlerde yine sınıfta kalanlar olur. Mütareke dönemi de öyle bir dönem. Hem de büyük bir sınav. İşte Bediüzzaman Hutuvat-ı Sitte ile o sınavı geçenlerin başında geliyor."
İzahlarının devamında bu meselenin daha da ayrıntılı bir şekilde çalışılması gerektiğini de belirten Ölmez; Süleyman Nazif gibi daha pekçok ismin de tıpkı Bediüzzaman gibi işgale karşı sert bir tavır gösterdiğini vurgulayarak o zamanın entelektüellerinin bu sınavı nasıl atlattıklarının analiz edilmesi gerektiğini ifade etti.