Bediüzzaman Siyaseten ‘Neme Lazım'cı mıydı?
Siyasetle ilgilenmemek, zulmün olduğu yerlerde bile 'neme lazım' demek değildir.
TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan, hukukçu Ahmet Özkılınç ve yazar Metin Karabaşoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Bediüzzaman'dan Mektup Var programında her hafta Bediüzzaman'ın bir mektubu, geçmişten günümüze izleri ve yansımaları da takip edilerek analizlere tâbi tutuluyor.
Bu hafta da, Kastamonu Lahikası'nda geçen bir mektubu analiz eden ikili, ilgili mektupta geçen; "Sakın, sakın, dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın..." cümlesini analiz ederken, siyasî tarafgirliğin yaşattığı eksen kayması ve bu kaymanın sonuçları üzerine de ilginç tesbitlerde bulundular.
Öncelikle bir yanlış anlamanın düzeltilmesi gerektiğine dikkat çeken Karabaşoğlu; Bediüzzaman'ın siyasetle arasına koyduğu mesafenin her ne olursa olsun ilgilenmemek, 'Neme lazım?' demek noktasında olmadığını, bilakis zulmün ve mazlumiyetin olduğu her yerde Bediüzzaman'ın durduğu yerin 'mazlumların yanı' olduğunun görüldüğünü dile getirdi.
Bu duruşun bize Kur'an'ın ve sünnetin de salık verdiği bir duruş olduğuna vurgu yapan Karabaşoğlu; fakat bir mazlum ve bir zalimin olmadığı, daha doğrusu hak-bâtıl mücadelesinden ziyade menfaat mücadelesinin iki haksız ekseninde yaşandığı boğuşmalarda saf tutmanın, bir mümine salabet-i kalbiyesini yitirme tehlikesi yaşatabileceğini ifade etti.
Böylesi durumlarda müslümanların kalplerini ve nazarlarını 'hikmet-i ilahiye, rahmet-i ilahiye ve adalet-i ilahiye' ile tazelemeleri gerektiğine dikkat çeken Karabaşoğlu; eğer bir hadiseye bakarken bunları anımsama ve kuşanma yeteneğini/refleksini yitirmişsek, işte bu durumun bizde sorun sinyallerinin çaldığı noktaya işaret ettiğini sözlerine ekledi.