Tesanüd/dayanışma tevhide delil olabilir mi? Geçtiğimiz hafta Düşünce Okulu'nda konuşulan konulardan birisi de buydu. Tesanüdün varlığı birbirinden ayrı düşünülemez hale getirmesi, birbirinden kopmaz bağlarla bağlaması ve bunun şirk düzenini imkansız kılışı üzerine analizde bulunan Düşünce Okulu ekibi; bu tefekkürlerinin ilk adımı olarak da Mesnevî-i Nuriye'nin Şemme Risalesi'nden bir bölümü seçmişlerdi:
"İ'lem eyyühe'l-aziz! Şu âlem, görünen ve görünmeyen bütün tabakat ve envâiyle Lâ ilâhe illâ Hû diye tevhidi ilân ediyor. Çünkü aralarındaki tesanüt böyle iktizâ ediyor. Ve o tabakat ile envâ, bütün erkânıyla Lâ rabbe illâ Hû diye ilân-ı şehadet ediyor. Çünkü aralarındaki müşabehet böyle istiyor. Ve o erkân bütün âzâsıyla Lâ mâlike illâ Hû diye şehadetlerini ilân ediyorlar. Çünkü aralarındaki temâsül böyle iktizâ eder. Ve o âzâ, bütün eczâsıyla Lâ müdebbire illâ Hû diye şehadet eder. Çünkü aralarında teâvün ve tedahül vardır. Ve o eczâ, bütün cüz'iyatıyla Lâ mürebbiye illâ Hû diye olan şehadetini ilân eder. Çünkü, aralarındaki tevâfuk, kalemin bir olduğuna delâlet ediyor.
O cüz'iyat bütün hüceyratıyla Lâ mutasarrife fi'l-hakikati illâ Hû diye şehadet eder. Ve o hüceyrat bütün zerratıyla Lâ nâzime illâ Hû diye ilân-ı şehâdet eder. Çünkü, cevâhir-i fert arasındaki haytın bir olduğu böyle iktiza eder. Ve o zerrat bütün esîriyle Lâ ilâhe illâ Hû cevheresiyle ilân-ı tevhid eder. Çünkü, esîrin besâteti, sükûnu, intizam ile emr-i Hâlıka sür'at-i imtisali böyle iktizâ eder. İ'lem eyyühe'l-aziz! Hiçbir insanın Cenâb-ı Hakka karşı hakk-ı itirazı yoktur. Ve şekvâ ve şikâyete de haddi yoktur. Çünkü, şikâyet eden ferdin hilâf-ı hevesini iktizâ eden, nizam-ı âlemde binlerce hikmet vardır. O ferdi irzâ etmekte, o bin hikmetin iğdâbı vardır. Bir ferdi razı etmek için bin hikmet fedâ edilemez."
Bu metinde vurgulanan tesanüd/dayanışma gibi, müşabehet/benzerlik gibi, teavün/yardımlaşma gibi fiilerin bütün varlığı bir 'Hû/O'nun etrafında kurgulanan bir grup haline getirdiğine dikkat çeken Yunus Emre Memmi; 'Hû'nun dışında kalan herşeyin mahlukiyet yönüyle üzerlerinde işleyen böylesi ortak fiiler tarafından esir alındığını belirtti. Bu açıdan bakıldığında, Allah'tan başka (hâşâ) ilahlık atfedebileceğimiz herşeyin, mezkûr metinde geçen kavramlar ve fiilerin etkisinde olduğunu belirten Memmi; bunun da onları ilahlıktan tamamen ayrı bir düzlemde, tevhide halel getiremeyecek bir şekilde, yaratılmışlar grubunda toplanmaya mecbur ettiğini sözlerine ekledi.