Deha nasıl 'tek gözlü' olur?
"İşte menhus zekanın, tek gözlü dehanın yaptığı şey; sınırlı göstermesi ve o sınırlı olanı süsleyerek sair insanların gözlerini de yanıltması. Bütünün ondan ibaret olduğunu iddia etmesi."
Risale Ayracı'nda bu hafta, Bediüzzaman'ın, Mesnevî-i Nuriye isimli eserinin Zühre bölümünde yeralan;
"Seni bu hataya atıp bu vartaya düşüren, bir gözlü dehândır. Yani, harika, menhus zekândır. O kör dehân ile, herşeyin hâlıkı olan Rabbini unuttun, mevhum bir tabiata isnad ettin, âsârını esbaba verdin, o Hâlıkın malını bâtıl mâbud olan tâğutlara taksim ettin."
cümleleri eşliğinde başlayan yolculuk, İkram Arslan ve Ahmet Ay'ı ilginç noktalara götürdü. Programın başlarında mezkûr metinden hareketle Ahmet Ay'ın sorduğu: "Biz normalde dehayı da, zekayı da iyi şeyler olara biliyoruz. Bediüzzaman ise burada her ikisini de eleştiriyor gibi. Bu eleştiride bizim kaçırdığımız nokta ne? Veya Bediüzzaman'ın bize 'deha' ve 'zeka' içinde göstermek istediği tehlike ne?" sorusuna cevap sadedinde Arslan metinde geçen 'tek gözlü' ifadesini hatırlatarak şunları şöyledi:
"Deha, bir manada, Allah'ın seçtiği kullarına verdiği bir hibedir. Herkese verdiği birşey değil. Dolayısıyla, onlara veriyor ve onlardan birşey bekliyor. Özel birşeydir bu. Ama 'tek gözlü' olunca, sadece bir alana hasr-ı nazar edince, eksik görüyor. Olaya bir taraftan bakıyor. Bütün cephesiyle göremiyor. Deha baktığı bir noktadan bazen bütün cümleyi görebilir. Dehada o kabiliyet var. Bazen bir zerreden bir güneşe gidebilir. Bir insanın bir hareketinden, bir tavrından belki o insanın geçmişine yönelik çok şeyi anlayabilir, öğrenebilir, çıkarabilir. Dehanın böylesi yönleri var.
Fakat 'tek gözlü' olunca, bir nevi taraflı olunca, olumsuz manada kullanma riski çok yüksek oluyor. Bir olaya kuşatıcı manada bakmak var, bir de taraflı bakmak var. Tek gözlü deha aslında yanlı deha demektir. Dolayısıyla böyle bir deha insanı aldatır. Şöyle örnekleyelim: Bir zirveye çıkıp bakmak var, bir de dağın eteklerinden bakmak var. Birisinde siz birkaç ev görürsünüz, diğerinde belki bütün genişliğiyle ovayı görürsünüz. İşte menhus zekanın, tek gözlü dehanın yaptığı şey; sınırlı göstermesi ve o sınırlı olanı süsleyerek sair insanların gözlerini de yanıltması. Bütünün ondan ibaret olduğunu iddia etmesi..."