"Dindarlar dünyayı tamamen bırakmalı mı?" Bu hafta Risale Ayracı'nda İkram Arslan ve Ahmet Ay'ın cevap aradıkları sorulardan birisi de buydu. Bediüzzaman Said Nursî'nin Zühre Risalesi'nin 6. Nota'sından hareketle meseleyi tefekkür eden ikili; 'dünyanın hakkını verme' ve 'dünyevileşme' şıkları arasındaki kritik ayrımın nasıl yapılabileceğine dönük ilginç tesbitlerde bulundular.
Mevzuun konuşulduğu kısmın başlarında dünyayı tamamen terketmenin ideal bir mümin davranışı sayılamayacağını belirten Arslan; uhrevî gayelerin ekseninde fakat bugünün hakkının da verilmesinin ihmal edilmediği bir düzlemin İslam ruhunun idealini oluşturduğunu söyledi. Nihayetinde İslam'ın bugün izzetini korumasının bir yanının da dünyaya baktığını belirten Arslan; izzetini ve hürriyetini koruyamamış müslümanların ahiretlerini de tehlikeye düşürmeleri riskinin her zaman bir endişe olarak bizi beklediğini vurguladı.
Arslan'ın bu tesbitlerine ilave olarak Ahmet Ay da; büsbütün bırakmadan ama dünyanın bize bakan yüzünü de uhrevî telaşların şekillendirdiği bir 'başarı' hedeflenmesi gerektiğinin altını çizerken; Batı'nın teknolojisini alırken dahi bu telaşın diri tutulması gerektiğini dile getirdi. Teknolojinin bir ahlakla beraber geldiğini belirten Ay, o ahlakın İslam ahlakı üzerindeki kötü etkilerinden korunmak için, iman endişeleriyle teknolojinin de 'bize göre' bir yorumuna ihtiyaç duyduğumuzu sözlerine ekledi.