Diyanet İşleri Başkanı'nın bile yapamadığı ibadet...
Cumhuriyet yönetimi, Osmanlı'yı redd-i miras ederken, İslam'a dair dinî, sosyolojik veya coğrafî bütün bağları da kesmeye çalıştı.
Her pazartesi TV111 ekranında izleyicisiyle buluşan Alternatif Bakış programında, bu hafta, araştırmacı-yazar Metin Karabaşoğlu ve gazeteci-yazar Mustafa Özcan; Şener Boztaş'ın 'Dünden bugüne değişen paradigmalar eşliğinde Türkiye'nin Afrika ve Ortadoğu siyaseti' konulu sorularını yanıtladılar. Özellikle Ortadoğu ve Afrika coğrafyasına dair tecrübe ve gözlemleriyle Özcan; program boyunca önemli tesbitlerde bulundu.
Ortadoğu ve Afrika coğrafyasıyla ilişki kurmanın Türkiye için kaçınılmaz birşey olduğuna dikkat çeken Özcan; özellikle Osmanlı döneminde bu reddedilemez dinî ve coğrafî bağın öneminin farkedildiğini; Yavuz Sultan Selim ve sonrasında, Afrika ve Ortadoğu'ya yönelik atılan adımların hep bu farkedişin bir neticesi olduğunu dile getirdi. Zaten hac gibi, ticaret gibi, din gibi hususlarda ister istemez her iki coğrafya ile kopmaz bağların oluştuğuna dikkat çeken Özcan; temel problemin, Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Osmanlı'ya yönelik uygulanan katı redd-i miras çabasında olduğunu ifade etti.
Bu redd-i mirasın nasıl uygulandığına ve nasıl ifrat edildiğine dair pekçok örneğin bulunduğuna vurgu yapan Özcan; özellikle İslam coğrafyasıyla bağlarımızın güncellenmesi anlamına gelen haccın bir dönem Türkiye'de 'yasaklı' bir ibadet olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtti. Ahmet Hamdi Akseki (d. 1887, Akseki/ö. 9 Ocak 1951, Ankara) gibi Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmış bir ismin, başkanlık görevinin başındayken İsmet İnönü'den hacca gidebilmek için izin istediğini, fakat İnönü'nün izin vermediğini aktaran Özcan; benzeri bir tavrın Önder Sav'la yakın tarihte yine CHP çatısı altında yaşandığının hatırlanmasının önemli olduğunu ifade etti.
Ahmet Hamdi Akseki'den başka, Ali Ulvi Kurucu Hocaefendi gibi daha pekçok isimden böylesi hatıralar nakledilebileceğini belirten Özcan; şimdi ise Türkiye'nin tekrar özüne dönerek, Ortadoğu ve İslam coğrafyası ile arasında kopmaz bağlar bulunduğunu gördüğünü ve bu bağların yeniden tesisi için çabalar sarfettiğini sözlerine ekledi.