Nurender Kuşaslan ve Melahat Güler’in birlikte hazırlayıp sundukları Bir Niyet Bir Tasavvur programında bu hafta da 'dua' başlığı konuşulmaya devam edildi. 'Dua edememe hali'nin psikolojik arkaplanının analiz edildiği programda ayrıca insanın sebeplerin baskısından kurtulup Cenab-ı Hakka el açmasının önemi konuşuldu.
İnsan Sebeplerin Baskısından Kurtulup Cenab-ı Hakka Yönelmeli
Melahat Güler, dua edememe halinden bahsederek, “Duanın hikmetleri düşünülünce dua edemeyen insan yalnızlıkların en büyüğünü yaşar” dedi.
Dua etmenin kimi zaman nefis mücadelesinin ardından gerçekleşebildiğini ifade eden Güler, “İnsanın sebeplerin baskısından kurtulması ve ellerini kaldırıp Rabbine aczini ilan etmesi lazım” dedi.
İnsan Allah’ın Sonsuzluğunu Dua ile Anlar
Nurender Kuşaslan ise Cenab-ı Hakkın uluhiyetini herkesin kabul ettiğini fakat rububiyetini kabul etme konusunda sıkıntıların yaşandığı ifade ederek, “Cenab-ı Hakk’ın rububiyetini kabul noktasında sıkıntı yaşayan insanlarda biraz daha 'enaniyet' yani 'ego' diye ifade edilen nokta önplana çıkıyor. İnsan Allah’ın sonsuz sıfatlarını her şeyi kuşattığını, her muhtacın sesini işittiğini yalnızca dua ederek anlayabilir” dedi.
Enaniyetleri kabarık olan insanların ibadetlerini yerine getiremediklerini ifade eden Kuşaslan, “Böyle insanlarda enaniyet o kadar ortaya çıkıyor ki Cenab-ı Hakk’ın huzurunda bulunma, el açıp bir şeyler isteme, secdeye gitme fevkalade zorlaşıyor” dedi.
Nefsimizde Bir Firavun Var
Her insanın nefsinde bir Firavun olduğunu belirten Melahat Güler, “İnsan 'Ben güçlüyüm. Ben kendime yeterim' dedikçe dua etmekten uzaklaşıyor” dedi.
Nurender Kuşaslan ise Ebu Cehil ve Firavun gibi insanların ruh halini günümüzde dua etmekten kaçınan insanların ruh halinde görebileceğimizi söyledi.
Haber: Hatice Meryem AKOVALI