Melahat Güler ve Nurender Kuşaslan’ın hazırlayıp sundukları Bir Niyet Bir Tasavvur programında bu hafta, "Dua nedir? Dua etmenin adabı nasıl olmalıdır? Her duaya cevap var mıdır ve dua ile esmanın nasıl bir bağlantısı vardır?" soruları cevaplandırıldı.
Her Duaya Cevap Var mıdır?
Dua bahsinin, Furkan sûresinde geçen “Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” ve Mu’min sûresinde geçen “Bana dua edin size cevap vereyim” meallerinden yola çıkılarak ele alındığı programda Melahat Güler, dua edip cevap alma noktasında sınıfta kaldığımızı ve bu konuyu anlamakta zorlandığımızı ifade etti.
Güler, dua ettikten bir müddet sonra “Dua ediyorum, sürekli Rabbimden istiyorum, ama Allah istediğimi vermiyor!" demeye başlıyoruz, duanın süreklilik gerektirdiğini ve Rab ile kul arasındaki bir sır olduğunu unutuyoruz, dedi.
Güncel hayatta bazı insanların çeşitli meseleler için çokça dua edip dualarının kabul olmamasından şikayet ettiklerini ifade eden Güler, “Ben buna ihtiyaç duyuyorum, ama Rabbim hikmeti ile baktığında benim buna ihtiyacım olmadığını görüyor. Belki hayatın bana zindan olmasına sebep olacak bir şeyi istiyorum, yani insan bu noktadan bakıp aczini anlayıp duayı devamlı hale getirmelidir” diye konuştu.
Dua İnsanın Fıtratına Yerleştirilmiştir
Nurender Kuşaslan ise "Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var" ayetinden yola çıktığımızda dua bizim varlığımızın sebebidir, dedi
Dua etmenin insanın fıtratında olduğunu ifade eden Kuşaslan, Cenab-ı Hak’tan bir şeyler talep etmenin O’nun çok hoşuna gideceğini ve bunun için fıtratımıza her daim O’na sığınma, O’ndan isteme duygularının yerleştirildiğini belirtti.
Haber: Hatice Meryem Akovalı