Dün 'yasaklamasını' bugün 'basılmasını' tartışıyoruz
"Risale-i Nur bir iman ve Kur'an hareketi. İktidar projesi yok. Ama buna rağmen geçmişte devlet onunla çok uğraştı. Hem talebeleriyle, hem müellifiyle, hem de neşrinin engellenmesiyle... Bugün ise şunu tartışıyoruz: Devlet, Risale-i Nur'u neden basıyor?"
Her pazartesi TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Alternatif Bakış programında bu hafta, araştırmacı-yazar Metin Karabaşoğlu ve hukukçu Ömer Faruk Uysal, Şener Boztaş'ın "Risale-i Nur'un neşri ve Nur hizmetinin geleceği..." temalı sorularını yanıtladılar.
Halihazırda yaşanan tartışmaların karamsar şahitliği içinde, bir paradigma değişikliğine daha nazar etmemizin 'iyimserliğimizi koruma' anlamında ehemmiyetli olduğuna vurgu yapan Uysal; yazıldığı günden bu yana, devlet tarafından sürekli tarassut, baskı, sürgün ve zulüm görmüş bir eserin, sırf yanlarında taşıdıkları veya okudukları için insanlara hapis cezası verilebilen bir Kur'an tefsirinin bugün 'devlet tarafından basılıp basılmaması meselesinin' konuşulduğunu unutmamamız gerektiğini belirtti.
Bu paradigma değişikliğinin, yaşanan her türlü olumsuzluk arkasında, Türkiye konjonktürüne göre, Kur'an hizmetinde ve özgürlükler noktasında çok olumlu bir noktaya gelindiğini gösterdiğini belirten Uysal; artık karşıkonulamaz bir özgürlüğe erişmiş Risale-i Nur külliyatının, bu sefer de kendisine intisab etmiş talebeleri tarafından bazı alışkanlıkların saikiyle karakolluk bir mesele haline getirildiğine dikkat çekti.
Resme, ibretlik tarihçesini de hesaba katan, böylesi geniş bir çerçeveden bakıldığında yaşananların hem trajik hem de komik yanlarının daha net göründüğünü belirten Uysal; 'Risale-i Nur'u yasaklamasından korkulan devlet'ten 'Risale-i Nur'un neşrine çalışan devlet'e doğru gerçekleşen bu değişimin görmezden gelinmemesi gereken bir eksen değişimi olduğunun altını çizdi.