Güvenlik olmadan özgürlük olabilir mi?
İnsan güvende olduğundan emin olmadıkça, kuvve-i akliyesini özgürce kullanamaz.
Her pazartesi TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Alternatif Bakış programında bu hafta, araştırmacı-yazar Metin Karabaşoğlu ve hukukçu Ömer Faruk Uysal, Şener Boztaş'ın 'güvenlik' ve 'özgürlük' temalı sorularını yanıtladılar.
Kureyş sûresi ekseninde, insanın, 'eşref-i mahlukat' oluşunun hakkını verebilmesi için kuvve-i akliyesinin tam bir rahatlık ve güven içinde işleyebilmesi gerektiğini belirten Karabaşoğlu; bu noktada kuvve-i akliyenin rahatının ise diğer kuvvelerinin ve özellikle de kuvve-i gadabiyesinin endişelerden korunmuş olabilmesiyle mümkün olduğunu ifade etti.
Kuvve-i gadabiyesi sürekli kendisini tehdit ve korku içinde hisseden bir insanın, bu korunma ihtiyacının baskısıyla aklını da sâlimen işletemeyeceğini belirten Karabaşoğlu; bu nedenle özgürlük ve güvenlik ihtiyaçlarının birbirinin zıttı gibi değil, birbirlerini gerektiren şeyler olarak düşünülmesi lazım geldiğini dile getirdi.
Güvenlik kaygısı kalmayan bir insanın, kuvve-i gadabiyesinin rahat etmesiyle, kuvve-i akliyesini de daha özgür kullanabileceğini belirten Karabaşoğlu; yıkmanın kolay yapmanın ise zor olduğu bir âlemde, elbette güvenliğin 'özgürlük' adına ötelenemez, görmezden gelinemez, 'özgürlüğün bir gereği ve ihtiyacı' olarak ele alınması gerektiğini ifade etti.
6-8 Ekim olayları ve Gezi eylemlerinin penceresinden bir avuç insanın 'yıkabilmenin gücüyle' nasıl milyonlarca insanı olumsuz etkileyebildiğinin görüldüğünü belirten Karabaşoğlu; bu noktada elbette insanların hayırlılarını ve zararsızlarını, insanların şerirlerinden ve zararlıların korumanın özgürlüğün bir gereği ve hakkı olduğunu sözlerine ekledi.