TV111 ekranlarında her hafta izleyicisiyle buluşan Bediüzzaman'dan Mektup Var programında, bu hafta, 12. Şua'da yeralan bir mektup üzerinden "Bediüzzamanca hak arama" konuşuldu. Özellikle mahkeme müdafaalarının ve yetkililere yazdığı mektupların bu noktada önemli bilgiler içerdiğine dikkat çeken yazar Metin Karabaşoğlu; kişileri ve makamları birbirinden ayırmanın Bediüzzaman'ın hak arayışında önemli bir hassasiyet olduğuna vurgu yaptı:
"Bediüzzaman'ın İsmet İnönü'yü sevmediği, İsmet İnönü'nün de Bediüzzaman'ı sevmediği aşikar. Bu kişisel mesele bir tarafa... Fakat onlara gönderdiği mektuplarda, Bediüzzaman'ın, hak aramanın bütün meşru yollarını kullandığını da görüyoruz. 'Bunlar kötü niyetli adamlar zaten. Bana burada yapılanların asıl sebebi Ankara'dan gelen emir ve tazyikler. Ne diye onlarla muhatap olacakmışım?' değil. Dönemin CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran'a yazdığı mektuplarda da bunu görüyoruz. Şahsın itibariyle bir pozisyonun var. Bir de görevin itibariyle bir pozisyonun var. Ayırman gerekiyor. Misal: İsmet İnönü olarak bana muhalif olabilirsin, kişi olarak bana muhalefet gösterebilirsin, ama bulunduğun makam itibariyle benim hukukumu korumakla yükümlüsün. Bana karşı hukuksuzluğa, değil sebebiyet vermek, mani olmakla yükümlüsün."
İlgili metinlerin 'müsbet hareket dairesinde hak arama' başlığı altında incelenmesi gerektiğini de belirten Karabaşoğlu; Bediüzzaman'ın mahkemelerde yaptığı savunmalar ve yetkililere yazdığı mektuplar üzerinde bu tarz bir inceleme yapıldığında mü'minlere her zamanda rehberlik yapacak düsturlara ulaşılabileceğini ifade etti:
"Aslında bu noktada Bediüzzaman'ın mektuplarının ve diğer mahkeme müdafaalarının çalışılması gerekiyor. Hak arama hürriyeti, meşru dairede, yani Bediüzzaman'ın 'müsbet hareket düsturu dairesinde' nasıl kullanılır? En geniş şekilde nasıl tatbik edilir? Nasıl uygulanır? Bediüzzaman esasen bu noktada da muazzam bir örneklik sunuyor."