Holografik Bakış'ta, geçtiğimiz hafta, Dördüncü Söz üzerinden 'hayat' konuşuldu. Hayatı, bir hibe gibi değil, bir emanet gibi görmenin önemine vurgu yapılan programda, Bediüzzaman'ın temsilî hikayecikte kullandığı bazı sembollerin arkaplanlarında ne tür anlamların yeraldığı da izah edildi.
Metnin; "Bir zaman, bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, herbirisine yirmi dört altın verip, iki ay uzaklıkta has ve güzel bir çiftliğine ikamet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki: "Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeyleri mübâyaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır. Hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyare bulunur. Sermayeye göre binilir..." bölümünde geçen 'sermaye' ve 'seyahat' kavramlarına özellikle değinilen programda, hayatı sermaye gibi görmenin delilinin onu israf etmeden, 'onunla başka birşey elde etmeye çalışılarak yaşanması' olduğu dile getirildi.
Hayata bir sermaye/seyahat gibi bakmanın ister istemez insana bir amaç ve niyet sorgulaması yaptırdığına dikkat çeken Tercan; herhangi bir tüccarın dahi sermaye dediği şeye 'kâr' gibi veya 'hibe' gibi bakmadığını; onunla başka şeyler elde etmeye çalışarak ve bir tür 'onu daha fazla ciddiye alarak' muhatap olduğunu dile getirdi. Seyahatin de insana yaşadığı olaylar ve mekanlarla muhatabiyette ikinci bir uyanıklık kattığını belirten Tercan; seyahat eden kişinin muhatap olduğu olay ve mekanlara 'aslında'lık atfederek değil, 'vesilelik' atfederek ilişki kurduğunu sözlerine ekledi.