TV111'de yayınlanan Alternatif Bakış Özel programında, yazar Metin Karabaşoğlu ve Şener Boztaş, Bediüzzaman'ın II. Abdülhamid’e bakışını konuştular. Bediüzzaman vb. meşrutiyet savunucularına II. Abdülhamid sonrası dönem üzerinden yapılan eleştirilerin haksızlığına değinen Karabaşoğlu; bu eleştirilerin aslında bir anakronizmden beslendiğini dile getirdi:
"İlk başta burada Abdülhamid döneminden üretilen bir efsane var. Bu bir anakronizm. 'Abdülhamid devam etseydi, meşrutiyet olmasaydı, şöyle şöyle olurdu.' Bu yanlış bir okuma... Tam aksine meşrutiyet bir imkandı. Bediüzzaman öyle görüyordu. İttihatçılar onu suistimal etmeseler ve kişi sultası yerine bir zümre sultasını (yani oligarşik bir istibdadı) getirmeseler belki Türkiye 1908-20-23 dönüşümünü daha rahat halledebilirdi. En fazla bunu söylebiliriz."
Analizlerinin devamında, döneme, diğer imparatorlukları/hanedanları da içine alır bir şekilde, daha kuşatıcı bir nazarla bakmanın önemine dikkat çeken Karabaşoğlu; II. Abdülhamid’in 'saltanat sistemini koruyarak Osmanlı'yı bugüne taşıyabileceğini' düşünmenin doğru olmadığını ifade etti:
"Habsburg'lar nerede? Romanov'lar nerede? Baktığımızda, imparatorlukların/hanedanlık sistemlerinin çözüldüğü ve küresel bir dalga olarak ulus-devlet yapılarının oluşmaya başladığı bir süreç. Bu süreci belki daha suhuletli bir şekilde aşma imkanımız var. Bediüzzaman zaten bu akışı görüyor. Saltanat sistemini, o klasik tarzıyla, sürdürebilmenin artık imkanı yok. Meşrutiyete dönüştüğünde ancak devam edebilir. Ki bu anlamda bakarsak: Meşrutiyete dönüştürebilen yapılar ancak devam etmişler..."