İmanî Meselelerin Münakaşası Neden Caiz Değil?

İmanî meselelerin münakaşası neden caiz değil?

"İddialı bir konuya girersiniz imanla ilgili olarak; birisi zıttını, birisi normal şeklini savunur; inat girdiği zaman araya, bu defa 'Benim hasmım bunu söylüyor!' diye doğru karşı tarafta olsa bile hakikati kabul etmeyebilirsiniz"

TV111 ekranlarında her perşembe izleyicisiyle buluşan Nur Penceresi programında bu hafta, İlahiyatçı Kenan Demirtaş, Bediüzzaman Said Nursî'nin Onikinci Mektup isimli eserinden hareketle Hz. Âdem'in cennetten ihracının/çıkarılmasının nasıl anlaşılması ve nasıl bir pencereden tefekkür edilmesi gerektiğine yönelik analizlerde bulundu.

Mezkûr metinde, Bediüzzaman'ın, Hz. Âdem'in cennetten ihracını 'şeytanın kovulması' gibi cezalandırma olarak görmediğini ve göstermediğini belirten Demirtaş; bu noktada Hz. Âdem'in dünyaya gönderilmesinin sırr-ı imtihanın pekçok hikmetini içinde barındırdığını ifade etti. Metnin hemen başlarında ise Bediüzzaman'ın "Mesail-i imaniyenin münakaşa sûretinde bahsi caiz değildir..." düsturunu hatırlattığına dikkat çeken Demirtaş; bu düsturun inceliklerine yönelik şunları söyledi:

"Burası bize, imanî konulardan, inançla ilgili konulardan münakaşa tarzında bahsedilmesinin, münakaşa tarzında konuşulmasının doğru olmadığının bir ölçüsünü veriyor. Hakikaten doğru değildir. Niye? Çünkü iddialı bir konuya girersiniz imanla ilgili olarak; birisi zıttını, birisi normal şeklini savunur; inat girdiği zaman araya, bu defa 'Benim hasmım bunu söylüyor!' diye doğru karşı tarafta olsa bile hakikati kabul etmeyebilirsiniz.

Hakikat ne demektir? Hakikat doğru olandır. İmanî bir meseledir. Allah korusun, inadınız yüzünden imanî bir meselenin inkarına bile gidersiniz hasımlaştığınız zaman. İmanî konularda inkâra gittiğinde bir insan, Allah muhafaza, imanından da olur. Dolayısıyla böyle konuları münakaşa tarzında değil de 'mubahese tarzında' karşılıklı sohbet eder gibi, fikir paylaşır gibi imanî meselelerin işlenmesi lazım. Bu, çok önemli bir ölçüdür."

 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...