İnsan elmanın kölesi olabilir mi?
"Çünkü nefis lezzeti seviyor. Dolayısıyla sen, elmanın semeresi olan lezzetten istifade ettiğin için bir nevi elmaya abd ve köle oluyorsun..."
Her salı TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Düşünce Okulu programında Mesnevî-i Nuriye'den bir bölüm, müzakereli okumalar eşliğinde İstanbul Düşünce Okulu ekibince masaya yatırılıyor. Bu haftaki bölümde de programcılar Yunus Emre Orhan, Halil Kiracı, Ceylan Morgül ve İsmail Mutlu, Mesnevî-i Nuriye'de geçen;
"İ'lem eyyühe'l-aziz! Mahlûkatın en zâlimi insandır. İnsan kendi nefsine olan şiddet-i muhabbetten dolayı kendisine hizmeti ve menfaati olan şeyleri hem sever, hem kıymet verir. Semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur..."
ifadelerinden hareketle 'insanı mahlukatın en zalim kılan' nedenleri ve bu nedenlerin/yaraların nasıl tedavi edilebileceğini konuştular. Programın sonlarına doğru metindeki 'zalim' kelimesi ve insandaki 'lezzet müptelalığı' arasındaki ilgiye vurgu yapan İsmail Mutlu; zalimliğin insanın menfaatperestliği/lezzetperestliği ile alakası üzerine şunları söyledi:
"Metin 'Mahlukatın en zalimi insandır...' diye başlıyor. Diyelim ki, sorduk: 'Niye insandır?' dedik. Cevabı şu gibi geliyor bana: 'Çünkü insanın kendi nefsine şiddet-i muhabbeti var.' Bundan sonra bütün izahlar bu şiddet-i muhabbet üzerine bina edilmeye başlıyor. Mesela; sen nefsini sevdiğin için, nefsine menfaati olan şeyleri de sevmeye başlıyorsun. Nefsine hizmet eden şeyleri de sevmeye başlıyorsun.
Sonrasında şu cümle de bir kaide belirliyor aslında: 'Semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur...' Bu kaide iki durum için de geçerli. Sen şimdi nefsini sevdin, ona menfaati olan şeyi de sevdin. Elma mesela bir lezzet veriyor. Bu lezzet nefsinin menfaatine. Çünkü nefis lezzeti seviyor. Dolayısıyla sen, elmanın semeresi olan lezzetten istifade ettiğin için bir nevi elmaya abd ve köle oluyorsun..."