İran sinemasından Türkiye neler öğrenebilir?
"Oradaki yönetmenlerin her birisi birer kültür insanı. Kültürlerini bir şekilde içdünyalarına yedirmişler. Hazmetmişler."
TV111'de her hafta izleyicisiyle buluşan Kahve Bahane programında sinema eleştirmeni İhsan Kabil, Kübra Nur Duran'ın konuğu oldu. Duran'ın; "İran sinemasının geneli adına konuşursak başarılı olduklarını söyleyebilir miyiz? Yoksa yönetmen yönetmen, isim isim, film film mi bu başarılar?" sorusu üzerine Kabil, İran sinemasının dünya sineması içindeki duruşu ve başarısı üzerine şu tesbitlerde bulundu:
"Geneli veya çoğunluğu adına söyleyebiliyoruz. (...) Oradaki yönetmenlerin her birisi birer kültür insanı. Kültürlerini bir şekilde içdünyalarına yedirmişler. Hazmetmişler. Bir problem yaşamıyorlar. Ve işte günümüz hayatıyla da onu yeniden yorumlayarak, sinema dilinin temsiliyle ve tasvir yeteneğiyle sunuyorlar. İşte bu büyük bir başarı. Az evvel üzerine konuştuğumuz Türkiye sinemasının kimlik sorununda yer yer oradan alabileceğimiz örnekler, çareler var zannediyorum ben."
İran'ın özellikle (Türkiye sinemasının çok da başarılı olamadığı) çocuk sineması alanında çok iyi yapımlar ürettiğini de belirten Kabil; en iyi yabancı film Oscar'ını alabilen yapımların yine bu sinema tarafından üretilebildiğini, bu nedenle başarısını bazı isimlere bağlamak yerine 'genelinin bir özelliği' olarak yâdetmek gerektiğini sözlerine ekledi.