Kafir neden dünyayı matemde görür?
"Kainatı yorumlarken sadece 'kendi eksenli' zulümleri ortaya koymuyor. Herkesin öyle gördüğünü düşünüyor. Zannediyor ki, herkes onun gibi matem içinde. Âlemi bile öyle konuşturuyor."
TV111 ekranlarında her hafta izleyicisiyle buluşan ve Risale metinlerini farklı açılardan irdeleyen Holografik Bakış'ta bu hafta, Zübeyir Tercan ve Abdurreşid Şahin, İkinci Söz'den hareketle 'neden kafirin veya fasıkın gözüne âlemin matemhane-i umumiye şeklinde göründüğü' üzerine analizlerde bulundular. Mezkûr metinde geçen;
"Ey nefsim! Bil ki, evvelki adam, kâfirdir. Veya fâsık, gafildir. Şu dünya, onun nazarında bir matemhane-i umumiyedir. Bütün zîhayat, firak ve zevâl sillesiyle ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise, ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük mevcudat, ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedirler. Daha bunun gibi çok elîm, ezici, dehşetli evham, küfründen ve dalâletinden neş'et edip onu mânen tâzip eder..."
cümlelerini analiz eden ikili; burada geçen 'matemhane-i umumiye' ifadesinden hareketle "Neden kafirin veya fasıkın nazarında âlem böyle oluyor?" sorusu ekseninde şunları söylediler:
"Herkes kayıpları yaşıyor bu nazarla. Ben kendimi merkeze koyarsam, herkes de kendini merkeze koyuyor ve herşeyi kendinden ayrılan/giden birşey olarak görmeye başlıyor. Kainatı yorumlarken sadece 'kendi eksenli' zulümleri ortaya koymuyor. Herkesin öyle gördüğünü düşünüyor. Zannediyor ki, herkes onun gibi matem içinde. Âlemi bile öyle konuşturuyor. Çiçekleri soluşlarıyla hatırlıyor. Baharda bile bunu yapıyor. 'Bunlar geliyor ama yakında solacaklar. Niye bu kadar güzeller ki?' Yani bahardaki o doğuşun zevkine bile varamıyor. Ânında ölüm aklına geliyor. Matemhane-i umumiyeye dönüyor. Kainatın içinde güzel hiçbir şey yokmuş. Herşey matem havasına bürünmüş ve kasvet içindeymiş gibi geliyor ona..."