Kur'an Dersi 'Bir Başkası İçin' Okunmaz

Kur'an dersi 'bir başkası için' okunmaz

"Risale-i Nur'da 'bir başkasına ders yapma' mantığı yoktur. Okuyanın önce kendi nefsini terbiye etmesi gerektiği vurgulanır."

TV111 ekranlarında her perşembe izleyicisiyle buluşan Bir Niyet Bir Tasavvur programında, Melahat Güler ve Nurender Kuşaslan, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Onsekizinci Söz isimli eserinden hareketle 'nefsin hastalıklarını' ve 'bu hastalıkların nasıl tedavi edilebileceğini' konuştular. Güler'in; 'Bediüzzaman'ın, Onsekizinci Söz gibi eserlerinde, nefsini kötü hasletlerle neden itham ettiği ve Kur'an talebelerinin bundan nasıl dersler çıkarabileceği' sorusu üzerine Kuşaslan, şu açıklamalarda bulundu:

"Onsekizinci Söz'ün başında geçen; 'Ey fahre meftun, şöhrete müptelâ, medhe düşkün, hodbinlikte bîhemtâ, sersem nefsim!' benzeri pekçok ifadeyi muhtelif metinlerde görebilmemiz mümkün. Bu ifadeleri nasıl anlamalıyız?

Bediüzzaman'ın şahsını veya eserlerini incelediğimiz zaman bizim karşımıza çok büyük bir dava adamı çıkar. Böyle olmasına rağmen, nefisle alakalı meseleler sözkonusu olduğu zaman, kesinlikle tevazu olarak değil (bunun altını önemle çizmek istiyorum) Kur'an'ın hakikatlerine nefsini herkesten ziyade muhtaç olarak gördüğünü ifade etmek amacıyla bunları söyler. Risale-i Nur içinde kaleme alınmış bütün imanî meseleleri, öncelikle kendi dünyasında nefsî terakkiyat/yükseliş noktasında yerleştirmeye ve uygulamaya çalışır. Daha sonra ise insanların nefislerini bu hakikatlerden istifade noktasında sadece davet eder.

Bu, bir prensip olarak bizim de hayatımızda oturtmamız gereken esaslardan birisi. Risale-i Nur'da başkasına ders yapmak yoktur. İnsan dersi önce nefsine yapar..."

Bunun aynı zamanda bir eğitim metodu olarak da çok başarılı olduğunu belirten Kuşaslan; bir insanın nefsinde uyguladığı ve başarısına şahit olduğu bir metodun elbette ekseriyetle başkalarında da istifadeye medar olacağını sözlerine ekledi.

 

 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...