Namaz neden zor geliyor?
"Peki, bu insanlar ihtiyaç hissetmiyor mudur namaza? Ruh ihtiyaç hissediyordur da, o ihtiyacın sesini, yani ruhun sesini ve çığlıklarını duymamak adına başka şeylere yönlendiriyorlar kendilerini diyebiliriz."
TV111 ekranlarında her perşembe izleyicisiyle buluşan Bir Niyet Bir Tasavvur programında, Melahat Güler ve Nurender Kuşaslan, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Onaltıncı Söz isimli eserinden hareketle 'nefsin hastalıklarını' ve 'namazla arasındaki mesafenin sebeplerini' konuştular.
Güler'in; "İnsanların, özellikle de çalışkan insanların, dünya adına büyük çabalar sarfeden, didinen insanların; konu namaza veya ahirete geldiğinde sergiledikleri tembelliği nasıl açıklarız? Yoksa ibadetlere ihtiyaç hissetmiyorlar mı?" şeklindeki sorusu üzerine Kuşaslan, insandaki 'önem hiyerarşine' ve buna bağlı olan 'öteleme hastalığına' dikkat çeken şu açıklamalarda bulundu:
"Sebebi; 'namaz hakikatinin' insanın dünyasına açılmamış olması; bundan dolayı da namazı önemsememe ve sonraya, ileriki yaşlara havale ediyor olmalarıdır. Burada, 'Yaşım şu noktaya gelsin. Şu noktadan sonra başlarım. Şimdi gencim, buna vakit ayıramam. Meşgul olacağım daha önemli işlerim var!' diyerek önemli bir hakikatin ötelenmesi vardır.
Peki, bu insanlar ihtiyaç hissetmiyor mudur namaza? Ruh ihtiyaç hissediyordur da, o ihtiyacın sesini, yani ruhun sesini ve çığlıklarını duymamak adına başka şeylere yönlendiriyorlar kendilerini diyebiliriz. Yoksa nasıl mide acıkıyorsa, yeme ihtiyacı hissediyorsa, ruhun da birtakım ibadetlere ve o ibadetlerin hakikatlerine ihtiyacı vardır."
İnsanın nefsinin ücreti ve zevki çabuk olana (elde edilene) meyyal olduğuna da dikkat çeken Kuşaslan; bu nedenle dünya adına çalışkanlık sergileyen insanların, ahiretle ilgili konularda 'ücreti hemen eline geçmeyeceği için' nefsî bir tembelliğe düşebildiklerini sözlerine ekledi.