Namık Kemal neden korkuyordu?
İbn-i Haldun'un medeniyet ve devlet üzerine yaptığı analizlerin doğruluğunu gören Osmanlı münevverleri gelecek adına korkuya kapılmışlardı.
TV111'de her hafta izleyicisiyle buluşan Tarih İçinde Bediüzzaman programında Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Âdem Ölmez ve Mehmet Akif Memmi; her hafta, yakın tarihin bir kesitini Bediüzzaman'ın hayatı paralelinde analize tâbi tutuyorlar. Programda bu hafta, Ölmez ve Memmi, Hutbe-i Şamiye'yi ve hutbenin verildiği dönemdeki Osmanlı ve dünya konjonktürü konuştular.
O yıllarda özellikle İbn-i Haldun'un (27 Mayıs 1332/Hicrî: 732, Tunus-19 Mart 1406 /Hicrî: 808, Kahire) önce Cevdet Paşa, sonra Namık Kemal çevirileriyle Osmanlı toplumunda tartışılmaya/konuşulmaya başlayan bir isim olduğunu belirten Ölmez; İbn-i Haldun'un devlet ve medeniyet eksenindeki görüşleriyle Osmanlı aydınlarının kendi durumlarını ve Batı'nın konumunu bir analize tâbi tuttuklarını ifade etti.
İbn-i Haldun'un 'devletlerin de insanlar gibi doğup, büyüyüp, sonra ölecekleri' üzerine söylediklerinden çok etkilenen aydınların buna bir çözüm aradığını dile getiren Ölmez; yine İbn-i Haldun'a ait olan "Devletler, medeniyetler, eğer taze kan sağlanırsa daha uzun yaşarlar..." düşüncesinden hareketle Namık Kemal'in; Tanzimat, Meşrutiyet gibi gelişmeleri taze kan alma hareketi gibi gördüğünü dile getirdi.
Hutbe-i Şamiye'nin de böyle medeniyet/devlet eksenli tartışmaların yaşandığı bir dönemde verildiğini hatırlatan Ölmez; bu nedenle Bediüzzaman'ın orada 'İslam medeniyeti ve geleceği' üzerine yaptığı tesbitlerin mezkur konjonktürle beraber ele alınırsa daha rahat anlaşılabileceğini sözlerine ekledi.