Nur Talebeleri, FETÖ'cüler gibi 'Kadrolaşma' Peşinde Değildir

TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Alternatif Bakış Özel'de, yazar Metin Karabaşoğlu, Bediüzzaman'ın Şualar'da 'nur talebeliğini' tarif ettiği satırlar üzerinden Fettullahçılık ve Risale-i Nur mesleği arasındaki farkları ortaya koydu. Bu farklardan birisinin de 'siyaset' penceresinden her iki anlayışın incelenmesiyle ortaya çıkacağını belirten Karabaşoğlu; FETÖ'nün siyasetle ilişkisinin Risale-i Nur metinlerinin asla onaylamayacağı bir şekilde devam edegeldiğine dikkat çekti:

"'Nurcular cemiyet memiyet, hususan siyasî ve dünyevî ve menfî ve şahsî ve cemaatî menfaat için teşekkül eden cemiyet ve komite değiller ve olamazlar...' Peki, FETÖ yapılanmasında siyaset var mı? Var. 

Nur talebelerini 70'lerde 'cerideciler' diye itham edip güya 'saf nurculuk' iddia ediyordu Fethullah Gülen. Eleştirdiği herşeyi dibine kadar yaptı. Siyasete nüfuz etmek, kadrolaşmak vs... Nur talebeliğinde var mıydı böyle şeyler?" 

FETÖ'nün, her ne kadar başlangıçta kendisini 'en doğru cemaat' şeklinde göstermeye çalışsa da, aslında bir cemaatin asla içinde yeralmayacağı 'siyasette söz ve güç sahibi olmak' ve 'devlette kadrolaşarak nüfuz elde etmek' gibi amaçları öncelediğini belirten Karabaşoğlu; bu iki alandaki sapmalarının da FETÖ'yü, başta nur talebeleri olmak üzere, bütün ehl-i sünnet cemaatlerden ayrı bir noktaya götürdüğünü ifade etti:

"Bediüzzaman'ın binin üzerindeki mektubu içerisinde bir tek satır gösteremeyiz ki, 'Şimdi din/iman anlatıyoruz, ama ileride burada bir de kadrolaşmaya gidelim!' mesajı içersin. Yok böyle birşey. Nur talebeleri asla bir siyasi oluşuma dönüşemezler. Bediüzzaman'ın bu konuda açık ve net bir yasağı var. Aynı şekilde, kadrolaşarak siyasete nüfuz etmek yine nur talebeliğinde asla müsaade edilmeyen birşey." 

Bunun 'cemaat mensuplarının hiçbir şekilde devlette veya siyasette görev almaması' şeklinde anlaşılmasının yanlış olduğunu belirten Karabaşoğlu; hassasiyet gösterilmesi gereken noktanın, vazifedar olunan makamı 'şahsî veya cemaatî bir menfaat adına kullanmamak' ve 'oradaki doğal hiyerarşiye zarar vermemek' olduğunu sözlerine ekledi:

"Tekil olarak siyasetin içinde de olabilir, ticaretin içinde de olabilir, bir yerde görev de alır, o onun 'tekil' meselesidir. Ve orada da, Bediüzzaman'ın, 31 Mart'ta subaylarına isyan eden askerlere söylediğini hatırlayalım. Sen ayrı bir yapılanma içinde o hiyerarşiyi bozarsan, emir-komuta zincirini bozarsan, bu büyük makineyi darmadağın edersin. Güya 'Hamiyetle hareket ediyorum!' derken mahvedersin ortalığı. Ki gördük işte. Güya 'Altın Nesil' muazzam şeyler yaşatacaktı. Şu memlekete yaşattıklarına bakın."

 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...