Parçalı tefekkür bir tuzak mı?
"Bir taşın düşüşünü, bir yaprağın düşüşünü kainattan bağımsız düşünemezsin. (...) Bütün kainattan bağımsız kıldığın, bütün kainatın etkisinden arındırdığın bir zerre yok."
Her hafta TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan ve Risale metinlerini farklı açılardan irdeleyen Holografik Bakış'ta bu hafta, Zübeyir Tercan ve Abdurreşid Şahin, Birinci Söz'den hareketle zikir, fikir ve şükür kavramlarını konuştular.
Fikir/tefekkür eksenindeki müzakerelerde Tercan'ın bir sorusu üzerine Şahin; varlığın tamamının mucize olduğu anlaşılmadan ve varolanların tamamına bu gözle bakılmadan 'tevhid' hakikatinin tam anlamıyla anlaşılamayacağını ifade etti.
Bizdeki yaygın kanaatin 'yalnız peygamberlerin elinden zuhur eden harikalara mucize demek' yönünde olduğuna dikkat çeken Şahin; halbuki herşeyi yaratanın Allah olduğunun kabulünün, aynı zamanda, Ondan başkasının bu işleri yapamayacağının kabulü anlamına geldiğini, bunun da yine bir mucize/aciz kalış itirafı olduğunu belirtti.
İnançsızlığın ve çeşitli şirk ekollerinin, varlığı sıradanlaştırarak veyahut bütünden kopararak basitleştirip daha sonra da bu basitleştirilmiş varlık argümanı üzerinden şirki savunduğuna vurgu yapan Şahin; modern fizikte yeralan 'sonsuz potansiyel kuyusu' gibi bazı kavramların aslında varlığı birbirinden kopuk adacıklar gibi gösterip onları bu şekilde açıklamaya dayandığından şirk koktuğunu dile getirdi.
Tevhidin özünde varlığı birbirinden kopmaz bir bütün gibi algılamak olduğunu belirten Şahin; varlığın mucizeliğinin de böylesi bir bütünlükte, biri olmadan diğerinin varolamayacağı o muhteşem düzende saklı olduğuna dikkat çekerek, parçalama ve basitleştirme tarzı tuzaklara düşülmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.