Rahmet, kudretsiz olamaz mı?
Bediüzzaman'ın Birinci Söz'de Rahman ve Rahîm ekseninde başladığı metni Kadîr-i Rahîm düzlemine taşıması, büyük bir hikmete işaret ediyor.
Her hafta TV111'de izleyicisiyle buluşan Holografik Bakış'ta, bu hafta, Zübeyir Tercan ve Abdurreşid Şahin, Bediüzzaman Said Nursî'nin Birinci Söz isimli eserinde geçen esma ve bunların birbirleriyle irtibatının hikmeti hakkında konuştular.
Aslında 'Bismillahirrrahmanirrahim'e dair olan Birinci Söz'ün, ortalarında bir yerde "Evet, bu kelime öyle mübârek bir defînedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rabt edip, Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar..." ifadesine bağlandığına dikkat çeken Şahin; burada Bediüzzaman'ın kudret/rahmet ekseninde 'Rahman ve Rahim' ile 'Kadîr-i Rahîm' arasında ilginç bir bağ kurduğunu, bu ıskalanırsa metnin derinlik katmanının da yakalanamayacağına dikkat çekti.
Genelde Rahman ve Rahîm ayrımında Rahman'ın kudret ile irtibatını tam göremediğimize dikkat çeken Şahin; aslında bize rahmet eseri olarak verilen her nimetin bir kudretle, bir Kadîr tarafından yokluktan varlığa taşındığını, yani yaratıldığını, bu anlamda Rahman'ın Kadîr'siz olamayacağını, Bediüzzaman'ın da dikkatlerimizi o noktaya çektiğini belirtti.
Bunun yanısıra yine Bediüzzaman'ın Rahîm ismini Rezzak ismiyle bağlantılı olarak çok kullandığını, bunun da aslında bizim Rahîmiyetin müşahadesini daha çok Rezzakiyet (rızık vericilik) hakikatiyle anladığımıza veya anlayacağımıza bir pencere olduğunu belirten Şahin, bu isimleri derinlikleri ile birlikte anlayamazsak mananın eksik kalabileceğine ve Bediüzzaman'ın esma kullanımındaki hassasiyetin de ıskalancağına dikkat çekti.