Ruh, insanın işletim sistemidir
"Ruh, bedenden çıktıktan sonra dışarısı ne işe yarar? Hiçbir işe yaramaz. Geriye yalnızca ceset kalır. Ceset, ruhsuz görevlerini yerine getiremez."
TV111 ekranlarında her perşembe izleyicisiyle buluşan Nur Penceresi programında bu hafta, İlahiyatçı Kenan Demirtaş, Bediüzzaman Said Nursî'nin Onikinci Mektup isimli eserinden hareketle Hz. Âdem'in cennetten ihracının/çıkarılmasının 'nasıl anlaşılması' ve 'nasıl bir pencereden tefekkür edilmesi' gerektiğine yönelik analizlerde bulundu.
Zikredilen mektupta, Bediüzzaman'ın, Hz. Âdem'in cennetten ihracını/çıkartılmasını 'şeytanın kovulması' gibi cezalandırma olarak görmediğini ve göstermediğini belirten Demirtaş; bu noktada Hz. Âdem'in dünyaya gönderilmesinin sırr-ı imtihanın pekçok hikmetini içinde barındırdığını ifade etti. Bu hikmetlerden birisinin de Bediüzzaman'ın ifadesiyle 'istidatların inkişafı/ortaya çıkması' olduğunu belirten Demirtaş; fakat bu hikmetin analizinden önce 'istidat' kelimesinin tanımı üzerinde durmak gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Cenab-ı Hakk bizi kısmen bilgisayar tarzında yaratmış. Bakıyoruz, bir dış donanımımız var. Gözümüz, kulağımız, ağzımız, burnumuz, kalbimiz, bağırsaklarımız, elimiz, kolumuz, ayağımız vs. Bunlar bizim dış donanımımız. Bir de işletim sistemi yüklemiş. Çünkü bu dış donanım tek başına bir işe yaramaz. İşletim sistemimiz ruhumuz bizim.
Ruh, bedenden çıktıktan sonra dışarısı ne işe yarar? Hiçbir işe yaramaz. Geriye yalnızca ceset kalır. Ceset, ruhsuz görevlerini yerine getiremez. İşletim sistemimiz ruhumuz, fakat ruh da tek başına değil. Ruhun içerisine biz ne iş yapacaksak ona göre birtakım programlar yüklenmiş. Mesela, ruh gözü çalıştıracaksa, ruha gözü çalıştıracak bir driver/sürücü program yüklenmiş. İşte bu programların adına biz 'istidat' diyoruz."