Holografik Bakış'ta bu hafta Zübeyir Tercan ve Abdurreşid Şahin, İkinci Söz'den hareketle yine birbirinden ilginç konulara değindiler... Bu konulardan birisi de İkinci Söz'ün vurgularından olan 'Allah'ı tanımayan insan için âlemin neden ruhsuz olacağı?' idi. Tercan'ın küfür ve dalalet psikolojisi adına yaptığı, "Herşeyin ruhunu/manasını kendisiyle ilişkisi ve kendisine menfaati kadar gördüğü için, kendisiyle doğrudan bir ilgi ve menfaat ilişkisi içinde görmediği herşeyi ruhsuzlaştırmaya, anlamsızlaştırmaya mecburdur..." tesbitinin ardından söz alan Şahin de bu ruhsuzluk/anlamsızlık denklemini bir hediye örneklemesiyle izah etti.
Sevdiğimiz birisinden gelen bir hediyede, o kişinin ruhunun ve anlamının izlerinin görüleceğini belirten Şahin; o hediye bizde saklı kaldığı sürece, her bakışımızda, o kişiye dair, o kişinin bizde ifade ettiği anlama dair, ortak mazimize ve anılara dair pekçok şeyin, taşınan ruhun bir parçası olarak dünyamıza dahil olacağını ifade etti. Bu dahil oluşun o eşyanın da bir ruhu/manası olduğunu gösterdiğini belirten Şahin; Allah'a iman ederek kainata bakan bir müminin de varlıkla ilişkisinin böylece ruhlu/manalı bir hale geleceğine dikkat çekti. Kafirin dünyasında ise, varlıklar, kendisine sunulmuş bir nimetten ziyade gelişgüzel varolmuş şeyler olduğundan bu ruhtan hissedar olamayacağını belirten Şahin; bu yüzden Bediüzzaman'ın İkinci Söz'de bu halet-i ruhiyenin tasviri için:
"Ey nefsim! Bil ki, evvelki adam, kâfirdir. Veya fâsık, gafildir. Şu dünya, onun nazarında bir matemhane-i umumiyedir. Bütün zîhayat, firak ve zevâl sillesiyle ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise, ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük mevcudat, ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedirler. Daha bunun gibi çok elîm, ezici, dehşetli evham, küfründen ve dalâletinden neş'et edip onu mânen tâzip eder..." ifadelerini kullanmayı tercih ettiğini sözlerine ekledi.