"Tevfik Fikret, başlangıçta son derece dindar. Namaza, abdeste ve duaya karşı büyük bir hayranlığı var. 'Ben de o mübarek ezan seslerin çok dinledim. Uzun uzun dua ettim...' diye bir şiiri var."
TV111 ekranlarında her hafta izleyicisiyle buluşan Medeniyet Tasavvurları programında Dr. Suat Alkan ve Caner Kutlu, Batı medeniyeti-İslam medeniyeti ve bu ikisinin ekseninde Bediüzzaman'ın altını çizdiği 'medeniyet değerlerini' analiz ediyorlar.
Bu hafta 'Dünya Savaşları ve Dünya Savaşlarının Batı medeniyetine yaşattığı kırılmalar' üzerine müzakerelerde bulunan Alkan ve Kutlu, o günün aydınının yaşadığı sarsıntı ve dönüşümü anlatması açısından Tevfik Fikret'in hayat öyküsüne dair şöyle analizlerde bulundular:
"Tevfik Fikret, başlangıçta son derece dindar. Namaza, abdeste ve duaya karşı büyük bir hayranlığı var. 'Ben de o mübarek ezan seslerin çok dinledim. Uzun uzun dua ettim...' diye bir şiiri var. Fakat o tanzimatla beraber Osmanlı bürolarındaki insanların Batı'ya yakınlığı, Batı'yla ilişkilerinin fazlalığı ve Osmanlı idaresinin son derece zayıf ve çıkmaza götürüldüğü bir noktada düşündükleri bazı çıkaryollar var.
'Biz de Batı'yı taklit etsek herhalde bu zayıf durumdan kurtulur, kuvvetleniriz' diye bir düşünceleri var. Kötü niyetle düşmüyorlar o düşüncelere. 'Avrupa'da dini bıraktılar, ilerlediler; biz de bırakırsak, biz de ilerleriz...' mantığıyla hareket ettiler.
Şimdi bu Bediüzzaman'ın tehlikesini vurguladığı birşey, biliyorsunuz. Tam o sırada Batı'dan bu bürolar, gazeteler ve medya vasıtasıyla gelmiş olan fikirlere karşı İslam dünyasında cevap verebilecek bir hareket yok. Dolayısıyla yavaş yavaş, mesela Tevfik Fikret 19 sene içerisinde imanını kaybediyor. Önce şüpheye düşüyor. Batı da önce şüpheye düşüyor. Batı'nın geçirdiği safhaları Tevfik Fikret bir tek hayatında geçiriyor."
Tevfik Fikret'in ilerleyen dönemde Mehmet Akif'le yaşadıkları atışmalara da değinen ikili, bu açılardan Tevfik Fikret'in hayatının Osmanlı aydınlarının psikolojik yapısını ortaya koyma anlamında kıymetli bir örnek olduğunu sözlerine eklediler.