Yılmaz Güney'e neden Çirkin Kral denildi?
Yılmaz Güney, sinemadaki duruşu ve geldiği yer itibariyle Beyaz Türklerin hakim olduğu sektörde kolay benimsemedi.
TV111'de her hafta izleyicisiyle buluşan Kahve Bahane programında yazar Sadık Yalsızuçanlar, Kübra Nur Duran'ın konuğu oldu. Sinemaya, sanata ve yazarlığa dair pekçok şeyin konuşulduğu programda Yalsızuçanlar; sinemanın sıradışı karakterlerini, kural bozmayan istisnalarını ve bunların merkezinde ilginç bir örnek olarak Yılmaz Güney'i anlattı.
Sinemanın talep ve arz dengesi açısından en demokratik sanat olduğunu belirten Yalsızuçanlar; ancak sanat adına kimi zaman bu talep ve arz dengesine meydan okuyan çalışmaların da yapılabildiğini ve bunun giderek de arttığını dile getirdi.
Yılmaz Güney'in hakkı yeterince verilmemiş ve bu yönüyle yeterince konuşulmamış ezberbozan bir karakter olduğuna dikkat çeken Yalsızuçanlar; o döneme kadar Beyaz Türkler diye isimlendirdiğimiz bir kesimin elinde olan sinemanın, Yılmaz Güney'in piyasaya girmesiyle onu benimsemekte zorlandığını, hatta Çirkin Kral gibi lakapların ardında böylesi bir psikolojik arkaplanın bulunabileceğini ifade etti.
Hem Kürt oluşu, hem yaptığı filmlerin bir sosyolojik veya sosyalist realite dediğimiz bir gerçekliği içermesinden dolayı, Yeşilçam sineması içinde Yılmaz Güney'in duruşunun farklı olduğunu belirten Yalsızuçanlar; onun gibi daha birçok Adanalı veya Anadolu'nun başka bir yerinden sinemaya servetlerini yatırmış, sinema aşkı yüzünden ailesi parçalanmış/fakirleşmiş birçok örnek olduğunu söyledi.