Zikretmek, sadece 'anmak' mıdır?
"Zikretmek denilince sadece 'Allah adını analım' değil. Bu nimetin yaratıcısı olan Allah. Kendi sonsuz aczimi ve fakrımı görüp, sonsuz rahmete ve sonsuz inayete muhtaç olduğumu farkettiğim, bu nimetle bana bunu bildiren Zat olan Allah..."
Her hafta TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan ve Risale metinlerini 'zorlu sualler eşliğinde' irdeleyen Holografik Bakış'ta bu hafta, Zübeyir Tercan ve Abdurreşid Şahin, Birinci Söz üzerinden zikir, fikir ve şükür kavramlarını konuştular.
Programın hemen başlarında 'zikir' kelimesinin sadece 'Allah'ın adının anılması' olarak anlaşılmasının yanlış olduğuna dikkat çeken Şahin, aslında 'zikretme ihtiyacı' denilen birşeyin insanın fıtratında varolduğunu ve insaniyetimizi bastırmadığımız, engellemediğimiz sürece bu 'zikretme ihtiyacı'nın her zaman kendisini ortaya koyacağını, vicdanın bunu bize hatırlatacağına vurgu yaptı.
'Zikretme ihtiyacı' ile kastettiğinin ise, insanın fıtraten/yaratılış olarak, kendisine bir nimet ulaştığında, o nimeti ulaştırana 'teşekkür etme ihtiyacı' duyması olduğunu belirten Şahin; bu teşekkür etme ihtiyacının da elbette 'o nimeti verenin ismini bilmeye bir açlık' oluşturacağını dile getirdi.
Bu açlığın, bu fıtrî arzunun tezahünürün insanda 'zikir' olarak ortaya çıktığını belirten Şahin; bu anlamda zikretmenin kuru kuruya bir Allah'ı anış değil, insanın kendisini nimetlendirene karşı duyduğu bir 'bilme ihtiyacına' tekabül ettiğini sözlerine ekledi.