Zirvenin Amacı: "Kardeşlikleri Yeniden İhya Etmek!"
I. Latin Amerika Ülkeleri ve Karayip Adaları Müslüman Dinî Liderler Zirvesi, 12-16 Kasım 2014 tarihleri arasında Dinayet İşleri Başkanlığının ev sahipliğinde İstanbul'da gerçekleşti. İlk kez düzenlenen zirveye Latin Amerika ve Karayip Adalarında bulunan 40 ülkeden 70 müslüman dinî lider ve temsilci iştirak etti. Zirveye, Orta ve Kuzey Amerika'dan temsilciler de katıldı.
Latin Amerika ve Karayiplerde yaşayan müslüman varlığını tanımak, müslümanlarla tanışmak, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak, işbirliği imkanlarını araştırmak, ihmal edilmiş kardeşlikleri yeniden ihya etmek, yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olmak amacıyla yapılan zirvede, Latin Amerika ve Karayip müslümanlarının bugün yaşamakta oldukları sorunlar, gelecek tasavvurlarına dair düşünce ve görüşler değerlendirildi.
Beş oturum halinde gerçekleşen zirvede, Latin Amerika Ülkelerinde İslam ve Müslümanlar, Din Hizmetleri, Din Eğitimi, Dinî Yayınlar; Sorunlar, Çözüm Önerileri; Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfının Latin Amerika ve Karayip Müslümanlarına yapabileceği katkılar ele alındı. Sonuç bildirgesinde yer alan maddeler ise şöyle:
1. Yarım asrı aşkın bir süredir bütün dünya müslümanlarının kanayan bir yarası olan Filistin sorunu, yakın zamanda din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlayan ve mabet masuniyetini hiçe sayan Mescid-i Aksa'ya yönelik çirkin saldırı ile birlikte bölge barışını iyice tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır. Mescid-i Aksa, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî gibi müslümanların mukaddes ve ortak değeridir. Mescid-i Aksa'da müslümanların ibadet etme haklarının kısıtlanması, en temel insan hakkı olan din ve vicdan özgürlüğünün ihlâlidir. Zira Kudüs, üç dinin mukaddes şehridir. Kudüs, hiçbir şekilde müslüman varlığından ayrı düşünülemez. Mescid-i Aksa, müslümanların mabedi olma hüviyetinden, Harem Bölgesi de tarih boyunca var olan statüsünden çıkarılamaz.
2. İslam coğrafyasında yaşanan hadiseler, başta Suriye, Irak ve Filistin/Gazze olmak üzere dünyanın muhtelif yerlerindeki şiddet, savaş, terör, çatışma ve kaostan kaynaklanan mazlumiyet ve mağduriyetler vicdan sahibi herkesi ve bütün müslümanları derinden yaralamaktadır. İslam ülkelerinde ve bütün dünyada barış, huzur, güvenlik, adalet, hak ve hukukun egemen olması için gerekli çabanın gösterilmesi katılımcıların en büyük temennisidir.
3. İslam dini, insanlığa barış, huzur, güven ve iki cihan saadeti sağlamak için gelmiştir. İslam, ilke olarak kin, nefret ve düşmanlığı meneder ve her koşulda hak, hukuk, adalet ve barışı önceler. İslam, hukukî olmayan ve meşruiyet temeli bulunmayan şiddet ve çatışmayı asla onaylamaz.
4. Latin Amerika Ülkelerinde ve Karayip Adalarında yaşayan müslümanların tarihî süreç içinde yaşadıkları insanî trajediler ve maddî manevî kayıplar bütün dünyanın malumudur. Bugün azınlık müslümanlar olarak varlıklarını devam ettirme, kimliklerini ve İslam aidiyetlerini koruma konusunda sosyo-ekonomik ve kültürel birtakım sorunlarla yüzyüze oldukları da bilinen bir gerçektir. Ancak tarih boyunca ırkçılık, sömürgecilik ve kölelik karşısında ağır bedeller ödeyerek verdikleri onurlu mücadele ve bunun sonucunda elde ettikleri başarı, bugüne kadar kimliklerini koruma yönünde sergiledikleri direnç, bütün mağdur ve mazlum milletlere örneklik teşkil etmektedir.
5. Dünyanın muhtelif bölgelerinde farklı dinî inanç, etnisite ve kültür çevrelerine mensup azınlıkların yaşadığı bir gerçektir. Bu çerçevede azımsanmayacak oranda müslüman nüfusun başta Latin, Orta ve Kuzey Amerika Ülkeleri, Karayipler, Kıta Avrupası, Afrika, Rusya bölgesi ve Çin olmak üzere geniş bir coğrafyada azınlık olarak yaşadıkları da bilinmektedir.
Orta Doğuda ve İslam dünyasında zuhur eden şiddet içerikli oluşumlar ve cereyan eden bazı çatışmalar gerekçe gösterilerek dünya çapında yanlış/çarpık bir İslam imgesi oluşturulması ve bu müslüman azınlıkların gündelik hayatlarını, huzur ve barış içinde varlıklarını devam ettirmelerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu süreçte müslümanların, temel insan haklarından mahrum edileceği konusunda ciddi endişeler mevcuttur. 11 Eylül olayı ile başlayan, bugünlerde artarak devam ettirilmek istenen İslamofobia çerçevesinde oluşturulan baskı ve sindirme politikalarının sonucunda haklarının geri alınması yönündeki girişimler asla kabul edilemez.
6. Latin Amerika Ülkelerinde ve Karayip Adalarında müslümanlara yönelik bir ötekileştirmenin ve İslamofobinin olmaması, farklı inanç ve kültür kesimleriyle birlikte barış, huzur ve güvenlik içinde varlıklarını devam ettirmeleri, Latin Amerika'nın tarihi ve ürettiği kültür, insanlığın geleceği adına umut vericidir.
7. Türkiye'in uluslararası alanda yükselen vizyonu, Latin Amerika Ülkeleri ve Karayip Adaları ile olan ilişkilerine de yansımaktadır. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı, Latin Amerika Ülkelerinde ve Karayip Adalarında yaşayan müslümanları, ortak tarih ve aynı medeniyetin bir parçası olarak kabul etmektedir. Ancak ihmalleri ve geç kalmışlıkları telafi ederek onlarla her türlü dinî, kültürel ve tarihî bağları yeniden canlandırmak amacıyla uluslararası tecrübesini bu ülkelerdeki müslümanların kurum ve kuruluşlarıyla paylaşmak ve başta din hizmetleri, din eğitimi ve dinî yayınlar olmak üzere sosyo-kültürel alanlarda işbirliği imkanlarını geliştirmek arzusundadır. Bütün bu konularda bir araştırma merkezinin kurulması teklif edilmiştir.
8. Zirvede, Latin Amerika Ülkelerindeki müslümanların cami ve mescitleri, İslam kültür merkezleri, din eğitimi kurumları, dinî neşriyat ve insan kaynağına olan ihtiyaç ve talepleri müzakere edilmiştir. Bu çerçevede başta İspanyolca İslam din dersleri kitaplarının hazırlanması, İstanbul'da İspanyolca eğitim veren bir İmam-Hatip Lisesinin açılması, İstanbul'da Uluslararası İslam Üniversitesi kurulması, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından başlatılan dinî ve hayrî hizmetlerin yaygınlaştırılarak devam ettirilmesinin gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Bütün bu talep ve ihtiyaçların karşılanması ve her türlü işbirliğinin geliştirilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı sorumluluk üstlenmiştir. Yine zirvenin belli aralıklarla gerçekleştirilmesi, ayrıca kadın, gençlik ve çocuklara yönelik çalışmalar yapılması kararlaştırılmıştır.
9. Zirveye katılan ülkelerdeki müslüman kurum ve kuruluşların birbiriyle ilişkilerinin artırılması, aralarında her türlü işbirliği imkanlarının, yardımlaşma ve dayanışmanın geliştirilmesi ve üst birlikler oluşturulması; müslüman varlığının bulunduğu ülkelerde Türkiye'nin temsilciliklerinin açılması; ayrıca bu coğrafyaya yönelik merkezi Türkiye'de olan bir vakıf kurulması teklif edilmiştir.
10. Azınlıklar Fıkhı, İslam'ın çağdaş sorunlara bakışı gibi güncel konularla ilgili eserlerin İspanyolca, Portekizce, Fransızca, İngilizce ve Flemenkçe dillerinde hazırlanması, İslam sanatlarının tanıtılması, eğitiminin verilmesi ve bu sanatların yaşatılması için gerekli çalışmaların başlatılması, ayrıca bu ülkelerin kendi şartlarından kaynaklanan helal gıda ve hac gibi konulardaki sorunları aşmaya yönelik girişimlerde bulunulması teklif edilmiştir.
11. 2015 yılında İstanbul'da "Dünya Müslüman Azınlıklar" konulu uluslararası bir toplantının düzenlenmesi teklif edilmiştir.
Kamoyuna saygı ile duyurulur.