Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil
Dalâlet vehmidir, mevti dehşetlendirir. Mevt, tebdil-i câmedir, ya tahvil-i mekândır. Sicinden bostana çıkar.
Kim hayatı isterse şehadet istemeli. Şehidin hayatına Kur'ân işaret eder.1 Sekerâtı tatmamış, herbir şehid kendini
Hayy biliyor, görüyor. Lâkin yeni hayatı daha nezih buluyor.
Zanneder ki ölmemiş.2 Meyyitlere nisbeti, dikkat et, şuna benzer:
İki adam rüyada lezâiz envâına câmi' güzel bahçede ikisi geziyorlar. Biri rüya olduğunu bilir; lezzet almıyor.
Onu müferrah etmez; belki teessüf eder. Öbürüsü biliyor ki âlem-i yakazadır; hakikî lezzet alır, ona hakikî olur.
Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli olmuştur. Ondan, onların düsturları birbirine benziyor.
• • •
Siyaset, efkârın âleminde bir şeytandır; istiâze edilmeli.
Siyaset-i medenî, ekserin rahatına feda eder ekalli. Belki ekall-i zalim, kendine kurban eder ekserîn-i avâmı.
Adalet-i Kur'ânî, tek mâsumun hayatı, kanı heder göremez, onu feda edemez, değil ekseriyete, hattâ nev'in umumu.
Âyet-i مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ 3 iki sırr-ı azîmi vaz ediyor nazara. Biri mahz-ı adalet. Bu düstur-u azîmi ki
Fert ile cemaat, şahıs ile nev-i beşer, kudret nasıl bir görür; adalet-i İlâhî ikisine bir bakar. Bir sünnet-i daimî.
Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil
Dalâlet vehmidir, mevti dehşetlendirir. Mevt, tebdil-i câmedir, ya tahvil-i mekândır. Sicinden bostana çıkar.
Kim hayatı isterse şehadet istemeli. Şehidin hayatına Kur'ân işaret eder.1 Sekerâtı tatmamış, herbir şehid kendini
Hayy biliyor, görüyor. Lâkin yeni hayatı daha nezih buluyor.
Zanneder ki ölmemiş.2 Meyyitlere nisbeti, dikkat et, şuna benzer:
İki adam rüyada lezâiz envâına câmi' güzel bahçede ikisi geziyorlar. Biri rüya olduğunu bilir; lezzet almıyor.
Onu müferrah etmez; belki teessüf eder. Öbürüsü biliyor ki âlem-i yakazadır; hakikî lezzet alır, ona hakikî olur.
Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli olmuştur. Ondan, onların düsturları birbirine benziyor.
• • •
Siyaset, efkârın âleminde bir şeytandır; istiâze edilmeli.
Siyaset-i medenî, ekserin rahatına feda eder ekalli. Belki ekall-i zalim, kendine kurban eder ekserîn-i avâmı.
Adalet-i Kur'ânî, tek mâsumun hayatı, kanı heder göremez, onu feda edemez, değil ekseriyete, hattâ nev'in umumu.
Âyet-i مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ 3 iki sırr-ı azîmi vaz ediyor nazara. Biri mahz-ı adalet. Bu düstur-u azîmi ki
Fert ile cemaat, şahıs ile nev-i beşer, kudret nasıl bir görür; adalet-i İlâhî ikisine bir bakar. Bir sünnet-i daimî.