Sözler

Sözler, Dördüncü Lem'a, 532. sayfadasınız.

وَالْمُرْسَلاَتِ، وَالذَّارِيَاتِ 1 kasemleriyle işaret olunan rüzgârların esmesindeki vazifelerine kadar;
وَمَا تَشَۤاؤُنَ اِلاَّۤ اَنْ يَشَۤاءَ اللهُ 2* يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ * 3
işârâtıyla, insanın kalbine ve iradesine müdahalesinden tut, tâ وَالسَّمٰوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ 4 yani bütün semâvâtı bir kabzasında tutmasına kadar; وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَاَعْنَابٍ 5 zeminin çiçek ve üzüm ve hurmasından tut, tâ اِذَا زُلْزِلَتِ اْلاَرْضُ زِلْزَالَهَا 6 ile ifade ettiği hakikat-i acibeye kadar; ve semânın ثُمَّ اسْتَوٰۤى اِلَى السَّمَۤاءِ وَهِىَ دُخَانٌ 7 hâletindeki vaziyetinden tut, tâ duhanla inşikakına ve yıldızlarının düşüp hadsiz fezada dağılmasına kadar; ve dünyanın imtihan için açılmasından, tâ kapanmasına kadar; ve âhiretin birinci menzili olan kabirden, sonra berzahtan, haşirden, köprüden tut, tâ Cennete, tâ saadet-i ebediyeye kadar; mazi zamanının vukuatından, Hazret-i Âdem'in hilkat-i cesedinden, iki oğlunun kavgasından tâ tufana, tâ kavm-i Firavunun garkına, tâ ekser enbiyanın mühim hâdisâtına kadar; ve اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ 8 işaret ettiği hadise-i ezeliyeden tut, tâ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ * اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ 9 ifade ettiği vakıa-i ebediyeye kadar bütün mebâhis-i esasiyeyi ve mühimmeyi

وَالْمُرْسَلاَتِ، وَالذَّارِيَاتِ 1 kasemleriyle işaret olunan rüzgârların esmesindeki vazifelerine kadar; وَمَا تَشَۤاؤُنَ اِلاَّۤ اَنْ يَشَۤاءَ اللهُ 2* يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ * 3 işârâtıyla, insanın kalbine ve iradesine müdahalesinden tut, tâ وَالسَّمٰوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ 4 yani bütün semâvâtı bir kabzasında tutmasına kadar; وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَاَعْنَابٍ 5 zeminin çiçek ve üzüm ve hurmasından tut, tâ اِذَا زُلْزِلَتِ اْلاَرْضُ زِلْزَالَهَا 6 ile ifade ettiği hakikat-i acibeye kadar; ve semânın ثُمَّ اسْتَوٰۤى اِلَى السَّمَۤاءِ وَهِىَ دُخَانٌ 7 hâletindeki vaziyetinden tut, tâ duhanla inşikakına ve yıldızlarının düşüp hadsiz fezada dağılmasına kadar; ve dünyanın imtihan için açılmasından, tâ kapanmasına kadar; ve âhiretin birinci menzili olan kabirden, sonra berzahtan, haşirden, köprüden tut, tâ Cennete, tâ saadet-i ebediyeye kadar; mazi zamanının vukuatından, Hazret-i Âdem'in hilkat-i cesedinden, iki oğlunun kavgasından tâ tufana, tâ kavm-i Firavunun garkına, tâ ekser enbiyanın mühim hâdisâtına kadar; ve اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ 8 işaret ettiği hadise-i ezeliyeden tut, tâ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ * اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ 9 ifade ettiği vakıa-i ebediyeye kadar bütün mebâhis-i esasiyeyi ve mühimmeyi