Söndü hâin faâliyet,
Yıkıldı o deccâliyet,
Halâs buldu İslâmiyet;
Tahta çıkan hakan gibi.
Ey yâreli şîr-i jiyan,
Bu hâb-ı gafletten uyan,
Âlemlere devr-i umrân;
Asr-ı nüzul-i Furkan gibi.
İklimlerde imân yeli,
Eser, gönüller neş'eli;
Öpsem o gül kokan eli,
O bülbül-ü handân gibi.
Âdemoğlu necât arar,
Hak daveti Nûrlarda var.
Ey şehriyâr-ı şehriyâr!.
Sensin bize sultân gibi.
Arşa çıkan feryâdımız,
Alındı şimdi dâdımız;
O sevgili üstâdımız,
Gönülde Süleymân gibi.
Ey- ekmel-i ahirzaman,
Sensin mahbûb-u müsteân,
Fedâ sana bu cism ü cân;
Hak yolunda kurban gibi.
Said'i beklerdi yıllar,
Sensin gönülde muntazar,
Peygamberim vermiş haber,
Olma bize pinhân gibi.
Söndü hâin faâliyet,
Yıkıldı o deccâliyet,
Halâs buldu İslâmiyet;
Tahta çıkan hakan gibi.
Ey yâreli şîr-i jiyan,
Bu hâb-ı gafletten uyan,
Âlemlere devr-i umrân;
Asr-ı nüzul-i Furkan gibi.
İklimlerde imân yeli,
Eser, gönüller neş'eli;
Öpsem o gül kokan eli,
O bülbül-ü handân gibi.
Âdemoğlu necât arar,
Hak daveti Nûrlarda var.
Ey şehriyâr-ı şehriyâr!.
Sensin bize sultân gibi.
Arşa çıkan feryâdımız,
Alındı şimdi dâdımız;
O sevgili üstâdımız,
Gönülde Süleymân gibi.
Ey- ekmel-i ahirzaman,
Sensin mahbûb-u müsteân,
Fedâ sana bu cism ü cân;
Hak yolunda kurban gibi.
Said'i beklerdi yıllar,
Sensin gönülde muntazar,
Peygamberim vermiş haber,
Olma bize pinhân gibi.