Mektubat

Mektubat, Hakikat Işıkları, 709. sayfadasınız.

 
Söndü hâin faâliyet,
Yıkıldı o deccâliyet,
Halâs buldu İslâmiyet;
Tahta çıkan hakan gibi.
 
Ey yâreli şîr-i jiyan,
Bu hâb-ı gafletten uyan,
Âlemlere devr-i umrân;
Asr-ı nüzul-i Furkan gibi.
 
İklimlerde imân yeli,
Eser, gönüller neş'eli;
Öpsem o gül kokan eli,
O bülbül-ü handân gibi.
 
Âdemoğlu necât arar,
Hak daveti Nûrlarda var.
Ey şehriyâr-ı şehriyâr!.
Sensin bize sultân gibi.
 
Arşa çıkan feryâdımız,
Alındı şimdi dâdımız;
O sevgili üstâdımız,
Gönülde Süleymân gibi.
 
Ey- ekmel-i ahirzaman,
Sensin mahbûb-u müsteân,
Fedâ sana bu cism ü cân;
Hak yolunda kurban gibi.
 
Said'i beklerdi yıllar,
Sensin gönülde muntazar,
Peygamberim vermiş haber,
Olma bize pinhân gibi.

  Söndü hâin faâliyet, Yıkıldı o deccâliyet, Halâs buldu İslâmiyet; Tahta çıkan hakan gibi.   Ey yâreli şîr-i jiyan, Bu hâb-ı gafletten uyan, Âlemlere devr-i umrân; Asr-ı nüzul-i Furkan gibi.   İklimlerde imân yeli, Eser, gönüller neş'eli; Öpsem o gül kokan eli, O bülbül-ü handân gibi.   Âdemoğlu necât arar, Hak daveti Nûrlarda var. Ey şehriyâr-ı şehriyâr!. Sensin bize sultân gibi.   Arşa çıkan feryâdımız, Alındı şimdi dâdımız; O sevgili üstâdımız, Gönülde Süleymân gibi.   Ey- ekmel-i ahirzaman, Sensin mahbûb-u müsteân, Fedâ sana bu cism ü cân; Hak yolunda kurban gibi.   Said'i beklerdi yıllar, Sensin gönülde muntazar, Peygamberim vermiş haber, Olma bize pinhân gibi.