ON İKİNCİ İŞARET
On Birinci İşaretle alâkadar olan üç misal, fakat gayet mühim misallerdir.
BİRİNCİ MİSAL: وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللهَ رَمٰى 1 nass-ı kat'îsiyle ve ehl-i tahkik umum müfessirlerin tahkikiyle ve umum ehl-i hadîsin ihbarıyla, Gazve-i Bedir'de, şu âyet haber veriyor ki:
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bir avuç toprakla küçük taşları aldı, küffar ordusunun yüzüne attı, شَاهَتِ الْوُجُوهُ 2 dedi. شَاهَتِ الْوُجُوهُ ُ kelimesi bir kelâm iken onların herbirinin kulağına gitmesi gibi, o bir avuç toprak dahi herbir kâfirin gözüne gitti. Herbiri kendi gözüyle meşgul olup, hücumda iken, birden kaçtılar.3
Hem Gazve-i Huneyn'de,4 başta İmam-ı Müslim olarak ehl-i hadîs haber veriyorlar ki: Gazve-i Huneyn'de, Bedir gibi, küffar şiddetle hücum ederken, yine bir avuç toprak atıp, شَاهَتِ الْوُجُوه ُ diyerek, herbirinin kulağına bir
شَاهَتِ الْوُجُوهُ kelimesi girdiği gibi, biiznillâh herbirinin yüzüne bir avuç toprak gitti, gözleriyle meşgul olup kaçtılar.
İşte, Bedir'de ve Huneyn'deki harika olan şu hâdise, esbab-ı âdi ve kudret-i beşer dahilinde olmadığından, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan
وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللهَ رَمٰى ferman eder. Yani, "O hâdise kudret-i beşer haricindedir. Kuvve-i beşeriye ile değil, belki fevkalâde bir surette, kudret-i İlâhiye ile olmuştur."
İKİNCİ MİSAL: Başta Buharî, Müslim, kütüb-ü sahiha haber veriyorlar ki:
Gazve-i Hayber'de bir Yahudi kadını, bir keçiyi biryan yapıp pişirmiş, gayet
ON İKİNCİ İŞARET
On Birinci İşaretle alâkadar olan üç misal, fakat gayet mühim misallerdir.
BİRİNCİ MİSAL: وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللهَ رَمٰى 1 nass-ı kat'îsiyle ve ehl-i tahkik umum müfessirlerin tahkikiyle ve umum ehl-i hadîsin ihbarıyla, Gazve-i Bedir'de, şu âyet haber veriyor ki:
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bir avuç toprakla küçük taşları aldı, küffar ordusunun yüzüne attı, شَاهَتِ الْوُجُوهُ 2 dedi. شَاهَتِ الْوُجُوهُ ُ kelimesi bir kelâm iken onların herbirinin kulağına gitmesi gibi, o bir avuç toprak dahi herbir kâfirin gözüne gitti. Herbiri kendi gözüyle meşgul olup, hücumda iken, birden kaçtılar.3
Hem Gazve-i Huneyn'de,4 başta İmam-ı Müslim olarak ehl-i hadîs haber veriyorlar ki: Gazve-i Huneyn'de, Bedir gibi, küffar şiddetle hücum ederken, yine bir avuç toprak atıp, شَاهَتِ الْوُجُوه ُ diyerek, herbirinin kulağına bir
شَاهَتِ الْوُجُوهُ kelimesi girdiği gibi, biiznillâh herbirinin yüzüne bir avuç toprak gitti, gözleriyle meşgul olup kaçtılar.
İşte, Bedir'de ve Huneyn'deki harika olan şu hâdise, esbab-ı âdi ve kudret-i beşer dahilinde olmadığından, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan
وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللهَ رَمٰى ferman eder. Yani, "O hâdise kudret-i beşer haricindedir. Kuvve-i beşeriye ile değil, belki fevkalâde bir surette, kudret-i İlâhiye ile olmuştur."
İKİNCİ MİSAL: Başta Buharî, Müslim, kütüb-ü sahiha haber veriyorlar ki:
Gazve-i Hayber'de bir Yahudi kadını, bir keçiyi biryan yapıp pişirmiş, gayet