Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Yirmi Sekizinci Lem'anın Birinci Meselesi, 184. sayfadasınız.

 Hafız Tevfik'in fıkrasının tetimmesi
Re'fet, Hüsrev, Rüştü'ye hediyedir.
فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ 1 ilh. Bu beş altı satırda yedi fıkrasıyla, yedi cihetle Risale-i Nur müellifine işaret ettiği gibi, diğer üç fıkra da gerçi öteki fıkralar gibi kavi bir işaret değil, fakat bir hafî îmadan hâlî değildir. Madem bütün fıkralar işaret ediyorlar, bu üç fıkra dahi onlar gibi işaret etmek gerektir. Ezcümle: اَقْبِلْ وَلاَ تَهْرَبْ 2 fıkrası belki altı satırdaki on üç fıkrada istikbalde gelen ve müthiş korkulara düşen birisine hitap ediyor ki, "Karşıla... Kaçma!" deyip teşci' ediyorlar. Sair fıkraların delaletiyle bu umumi hitapta hususi bir muhatap "Said Nursî"dir. O halde يَا سَعِيدَ النُّورْسِى 3 zammiyle bin üç yüz yirmi beş (1325) eder. Çünkü şeddeli nun iki nun ve اَلنُّورْسِى deki şeddeli ى iki ى dır. İşte o tarihte 31 Mart hâdisesi münasebetiyle İstanbul'dan kaçarak muvakkat bir zaman mücahede-i maneviyeyi bırakmak niyetiyle Hareket Ordusundan firar edip İzmit'e geldiği tarihe tevafuk ediyor. وَلاَ عَقْرَبٌ تَرٰى 4 fıkrasında dahi muhatap, hususi o "Nursî" olduğundan يَا نُورْسِى izhar edilerek ilave edilse bin üç yüz kırk bir (1341) eder. İşte o tarihte ben Barla'da menfî olarak insan suretindeki akreplerin tacizleri altında azap çekerken harap ve hususi, küçük mescidimde otururken seccademin altında yeri bulunan ve emsalini görmediğim büyük bir akrep çıktı. Bir zât onu öldürdü. Daha ondan sonra on senedir dağlarda akrepli yerlerde kaldığım halde hiçbir akrebi görmedim. Bu fıkranın tam mânâsına

 Hafız Tevfik'in fıkrasının tetimmesi Re'fet, Hüsrev, Rüştü'ye hediyedir. فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ 1 ilh. Bu beş altı satırda yedi fıkrasıyla, yedi cihetle Risale-i Nur müellifine işaret ettiği gibi, diğer üç fıkra da gerçi öteki fıkralar gibi kavi bir işaret değil, fakat bir hafî îmadan hâlî değildir. Madem bütün fıkralar işaret ediyorlar, bu üç fıkra dahi onlar gibi işaret etmek gerektir. Ezcümle: اَقْبِلْ وَلاَ تَهْرَبْ 2 fıkrası belki altı satırdaki on üç fıkrada istikbalde gelen ve müthiş korkulara düşen birisine hitap ediyor ki, "Karşıla... Kaçma!" deyip teşci' ediyorlar. Sair fıkraların delaletiyle bu umumi hitapta hususi bir muhatap "Said Nursî"dir. O halde يَا سَعِيدَ النُّورْسِى 3 zammiyle bin üç yüz yirmi beş (1325) eder. Çünkü şeddeli nun iki nun ve اَلنُّورْسِى deki şeddeli ى iki ى dır. İşte o tarihte 31 Mart hâdisesi münasebetiyle İstanbul'dan kaçarak muvakkat bir zaman mücahede-i maneviyeyi bırakmak niyetiyle Hareket Ordusundan firar edip İzmit'e geldiği tarihe tevafuk ediyor. وَلاَ عَقْرَبٌ تَرٰى 4 fıkrasında dahi muhatap, hususi o "Nursî" olduğundan يَا نُورْسِى izhar edilerek ilave edilse bin üç yüz kırk bir (1341) eder. İşte o tarihte ben Barla'da menfî olarak insan suretindeki akreplerin tacizleri altında azap çekerken harap ve hususi, küçük mescidimde otururken seccademin altında yeri bulunan ve emsalini görmediğim büyük bir akrep çıktı. Bir zât onu öldürdü. Daha ondan sonra on senedir dağlarda akrepli yerlerde kaldığım halde hiçbir akrebi görmedim. Bu fıkranın tam mânâsına