Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Lem'a, 205. sayfadasınız.

 Şayan-ı hayret bir tefe'ül ve mühim bir ihbar-ı gaybî
 Sabri, Süleyman, Bekir, Galip ve Tevfik'in fıkrasıdır. Hem Hüsrev, Hafız Ali ve Re'fet ve Âsım'ın ve Kuleönünden Mustafa'ların fıkrasıdır.
Lâtif ve müjdeli bir tefe'ül: Üstad, Galip ve Süleyman, "Ümmî Sinan Divanı"nda mesleğimize ve Sözler'e dair tefe'ül edildi, şu beyitler çıktı. Baktık, "Sözler" lâfzı, bütün divanında yalnız bu kafiyelerde görünüyor. Demek Sözler "hak söz," hem "nur söz" oluyor.
Derim ki yardımcım Allah,
Şefaatçım Resulullah.
Ki burhanım kitabullah,
Budur bendeki hak söz.
Senin kapında kul çoktur,
Hesabı, haddi hiç yoktur.
Ve lâkin bir dahi yoktur.
Sinan-ı Ümmî gibi nur söz.
ba

 Şayan-ı hayret bir tefe'ül ve mühim bir ihbar-ı gaybî  Sabri, Süleyman, Bekir, Galip ve Tevfik'in fıkrasıdır. Hem Hüsrev, Hafız Ali ve Re'fet ve Âsım'ın ve Kuleönünden Mustafa'ların fıkrasıdır. Lâtif ve müjdeli bir tefe'ül: Üstad, Galip ve Süleyman, "Ümmî Sinan Divanı"nda mesleğimize ve Sözler'e dair tefe'ül edildi, şu beyitler çıktı. Baktık, "Sözler" lâfzı, bütün divanında yalnız bu kafiyelerde görünüyor. Demek Sözler "hak söz," hem "nur söz" oluyor. Derim ki yardımcım Allah, Şefaatçım Resulullah. Ki burhanım kitabullah, Budur bendeki hak söz. Senin kapında kul çoktur, Hesabı, haddi hiç yoktur. Ve lâkin bir dahi yoktur. Sinan-ı Ümmî gibi nur söz. ba