irşadıyla ve cevher-i insaniyetin remziyle ve âmâl-i beşerin tenâhîsizliğinin imâsıyla, yevm ve sene gibi çok envâda olan birer nevi kıyamet-i mükerrerenin telmihiyle ve adem-i abesiyetin delâletiyle ve hikmet-i ezeliyenin telvihiyle ve rahmet-i bîpâyân-ı İlâhiyenin işaretiyle ve Nebiyy-i Sadıkın lisan-ı tasrihiyle ve Kur'ân-ı Mu'cizin hidayetiyle, cennet-âbâd olan saadet-i uhreviyeden nazar-ı aklın temâşâsı için sekiz kapı, iki pencere açılır.
Altıncı Mesele
Muhakkaktır ki, Tenzîl'in hâssa-i cazibedarı i'câzdır. İ'câz ise, belâğatin yüksek tabakasından tevellüd eder. Belâğat ise, hasâis ve mezâyâ, bahusus istiare ve mecaz üzere müessesedir. Kim istiare ve mecaz dürbünüyle temaşa etmezse, mezâyâsını göremez. Zira ezhan-ı nasın te'nisi için esâlîb-i Arab'ta yenâbî-i ulûmu isâle eden Tenzî'lin içinde, tenezzülât-ı İlâhiyye tabir olunan müraât-ı efhâm ve ihtiram-ı hissiyat ve mümaşat-ı ezhan vardır.
Vakta ki bu böyledir. Ehl-i tefsire lâzımdır: Kur'ân'ın hakkını bahş; ve kıymetini noksan etmesin. Ve belâğatin tasdik ve sikkesi olmayan bir şeyle Kur'ân'ı tevil etmesinler. Zira her hakikatten daha zâhir ve daha vâzıh tahakkuk etmiş ki, Kur'ân'ın mânâları hak oldukları gibi, tarz-ı ifade ve sûret-i mânâsı dahi beliğane
irşadıyla ve cevher-i insaniyetin remziyle ve âmâl-i beşerin tenâhîsizliğinin imâsıyla, yevm ve sene gibi çok envâda olan birer nevi kıyamet-i mükerrerenin telmihiyle ve adem-i abesiyetin delâletiyle ve hikmet-i ezeliyenin telvihiyle ve rahmet-i bîpâyân-ı İlâhiyenin işaretiyle ve Nebiyy-i Sadıkın lisan-ı tasrihiyle ve Kur'ân-ı Mu'cizin hidayetiyle, cennet-âbâd olan saadet-i uhreviyeden nazar-ı aklın temâşâsı için sekiz kapı, iki pencere açılır.
Altıncı Mesele
Muhakkaktır ki, Tenzîl'in hâssa-i cazibedarı i'câzdır. İ'câz ise, belâğatin yüksek tabakasından tevellüd eder. Belâğat ise, hasâis ve mezâyâ, bahusus istiare ve mecaz üzere müessesedir. Kim istiare ve mecaz dürbünüyle temaşa etmezse, mezâyâsını göremez. Zira ezhan-ı nasın te'nisi için esâlîb-i Arab'ta yenâbî-i ulûmu isâle eden Tenzî'lin içinde, tenezzülât-ı İlâhiyye tabir olunan müraât-ı efhâm ve ihtiram-ı hissiyat ve mümaşat-ı ezhan vardır.
Vakta ki bu böyledir. Ehl-i tefsire lâzımdır: Kur'ân'ın hakkını bahş; ve kıymetini noksan etmesin. Ve belâğatin tasdik ve sikkesi olmayan bir şeyle Kur'ân'ı tevil etmesinler. Zira her hakikatten daha zâhir ve daha vâzıh tahakkuk etmiş ki, Kur'ân'ın mânâları hak oldukları gibi, tarz-ı ifade ve sûret-i mânâsı dahi beliğane