İlk Dönem Eserleri

İlk Dönem Eserleri, On üçüncü lem'anın on üçüncü işaretinin üçüncü noktasından, 130. sayfadasınız.

(On üçüncü lem'anın on üçüncü işaretinin üçüncü noktasından)
Şeytanın bu desisesine benzer diğer bir desise ile, insanın selâmet-i fikrini ifsad ediyor, hakaik-i imaniyeye karşı sıhhat-ı muhakemesini bozuyor ve istikamet-i fikrini ihlâl ediyor. Şöyle ki:
Bir hakikat-i imaniyeye dair yüzer delâil-i ispatiyenin hükmünü, nefyine delâlet eden bir emâre ile kırmak ister. Hâlbuki, kaide-i mukarreredir ki, "Bir ispat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor." Bir dâvâya müsbit bir şahidin hükmü, yüzler nâfîlere râcih oluyor. Bu hakikate bu temsil ile bak. Şöyle ki:
Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Birtek kapının açılmasıyla o saraya girilebilir, öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık olsa, bir iki tanesi kapalı olsa, o saraya girilemeyeceği söylenemez.
İşte, hakaik-i imaniye o saraydır. Her bir delil, bir anahtardır; ispat ediyor, kapıyı açıyor. Bir tek kapının kapalı kalmasıyla o hakaik-i imaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilmez. Şeytan ise, bazı esbaba binaen, ya gaflet veya cehalet vasıtasıyla kapalı kalmış bir kapıyı gösterir; ispat edici bütün delilleri nazardan iskat ediyor. "İşte bu saraya girilmez. Belki bu saray değildir, içinde birşey yoktur" der, kandırır.
İşte, ey şeytanın desiselerine müptelâ olan bîçare insan! Hayat-ı diniyenin, hayat-ı şahsiyenin ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-i fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen, muhkemât-ı Kur'âniyenin mizanlarıyla ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a'mâl ve hâtırâtını tart! Ve Kur'ân'ı ve Sünnet-i Seniyyeyi rehber yap! Ve اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ 1 de, Cenâb-ı Hakka iltica et!
ba

(On üçüncü lem'anın on üçüncü işaretinin üçüncü noktasından) Şeytanın bu desisesine benzer diğer bir desise ile, insanın selâmet-i fikrini ifsad ediyor, hakaik-i imaniyeye karşı sıhhat-ı muhakemesini bozuyor ve istikamet-i fikrini ihlâl ediyor. Şöyle ki: Bir hakikat-i imaniyeye dair yüzer delâil-i ispatiyenin hükmünü, nefyine delâlet eden bir emâre ile kırmak ister. Hâlbuki, kaide-i mukarreredir ki, "Bir ispat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor." Bir dâvâya müsbit bir şahidin hükmü, yüzler nâfîlere râcih oluyor. Bu hakikate bu temsil ile bak. Şöyle ki: Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Birtek kapının açılmasıyla o saraya girilebilir, öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık olsa, bir iki tanesi kapalı olsa, o saraya girilemeyeceği söylenemez. İşte, hakaik-i imaniye o saraydır. Her bir delil, bir anahtardır; ispat ediyor, kapıyı açıyor. Bir tek kapının kapalı kalmasıyla o hakaik-i imaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilmez. Şeytan ise, bazı esbaba binaen, ya gaflet veya cehalet vasıtasıyla kapalı kalmış bir kapıyı gösterir; ispat edici bütün delilleri nazardan iskat ediyor. "İşte bu saraya girilmez. Belki bu saray değildir, içinde birşey yoktur" der, kandırır. İşte, ey şeytanın desiselerine müptelâ olan bîçare insan! Hayat-ı diniyenin, hayat-ı şahsiyenin ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-i fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen, muhkemât-ı Kur'âniyenin mizanlarıyla ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a'mâl ve hâtırâtını tart! Ve Kur'ân'ı ve Sünnet-i Seniyyeyi rehber yap! Ve اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ 1 de, Cenâb-ı Hakka iltica et! ba