bir ف 80, bir ق 100, bir د 4, bir ك 20, bir ت 400. Yekûn 1292 ederek müellifin doğum tarihini göstermektedir.
ى iki defa sayıldığı takdirde (1302) tarihi eder ki; bu tarih, Risale-i Nur müellifinin tahsile, yani Nur'un basamaklarına başladığı zamanı gösteriyor. İleride Kur'ân'a yapılacak taarruzlarda Nur şakirtleri Kur'ân'ın emsalsiz elmas kılıcı Risale-i Nur ile yapılacak mücahedede, müellifin küfrü te'dip için lüzumlu Kur'ânî cephane ve teçhizatı taallüm ve iddihar ile meşgul bulundukları tarihe parmak basıyor. بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى 1 nazm-ı celili pek latîf bir tevafuk eseri olarak makam-ı cifrîsi (1347) ederek, tam tamına Risale-i Nur müellifinin beyne'l-avam ve beyne'l-İslâm en çok kullanılan ism-i mübareki olan "Üstad Bediüzzaman" ismine parmak bastığından وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ اِلاَّ فِى كِتَابٍ مُبِينٍ 2 nazm-ı celili ile, herşeyi câmi olan Kur'ân-ı Azîmü'l-Beyan, elbette ve elbette gerek işarî mânâsıyla ve gerek hesab-ı cifrîsiyle, Risale-i Nur müellifinin doğum tarihine veya tahsile başladığı tarihe ve isimlerine işaret etmektedir. Risale-i Nur cüzlerinde, Sûre-i Bakara'daki لاَ اِكْرَاهَ فِى الدِّينِ 3 ilâ âhir âyet-i kerimesinin hakikatli, hikmetli, muhteşem tefsiri; işarî mânâ ve hesab-ı cifrîsiyle beyan edildiğinden, o hakîkatlı ve haşmetli tefsirin Risale-i Nur'a ve mübarek müellifine latîf işaretleri arasında بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى nazm-ı celil-i Sübhanîsi, cifirce (1347) rakamını göstererek, "Üstad Bediüzzaman" ismine cifren tevafuku gösteriyor ki, bu âyetin Sûre-i Lokman'daki âyetle münâsebeti ve iki yerde bu hakikatın tekrarı, Risale-i Nur'a çok kuvvetli bir işaret ve imâ teşkil etmektedir.
bir ف 80, bir ق 100, bir د 4, bir ك 20, bir ت 400. Yekûn 1292 ederek müellifin doğum tarihini göstermektedir.
ى iki defa sayıldığı takdirde (1302) tarihi eder ki; bu tarih, Risale-i Nur müellifinin tahsile, yani Nur'un basamaklarına başladığı zamanı gösteriyor. İleride Kur'ân'a yapılacak taarruzlarda Nur şakirtleri Kur'ân'ın emsalsiz elmas kılıcı Risale-i Nur ile yapılacak mücahedede, müellifin küfrü te'dip için lüzumlu Kur'ânî cephane ve teçhizatı taallüm ve iddihar ile meşgul bulundukları tarihe parmak basıyor. بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى 1 nazm-ı celili pek latîf bir tevafuk eseri olarak makam-ı cifrîsi (1347) ederek, tam tamına Risale-i Nur müellifinin beyne'l-avam ve beyne'l-İslâm en çok kullanılan ism-i mübareki olan "Üstad Bediüzzaman" ismine parmak bastığından وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ اِلاَّ فِى كِتَابٍ مُبِينٍ 2 nazm-ı celili ile, herşeyi câmi olan Kur'ân-ı Azîmü'l-Beyan, elbette ve elbette gerek işarî mânâsıyla ve gerek hesab-ı cifrîsiyle, Risale-i Nur müellifinin doğum tarihine veya tahsile başladığı tarihe ve isimlerine işaret etmektedir. Risale-i Nur cüzlerinde, Sûre-i Bakara'daki لاَ اِكْرَاهَ فِى الدِّينِ 3 ilâ âhir âyet-i kerimesinin hakikatli, hikmetli, muhteşem tefsiri; işarî mânâ ve hesab-ı cifrîsiyle beyan edildiğinden, o hakîkatlı ve haşmetli tefsirin Risale-i Nur'a ve mübarek müellifine latîf işaretleri arasında بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى nazm-ı celil-i Sübhanîsi, cifirce (1347) rakamını göstererek, "Üstad Bediüzzaman" ismine cifren tevafuku gösteriyor ki, bu âyetin Sûre-i Lokman'daki âyetle münâsebeti ve iki yerde bu hakikatın tekrarı, Risale-i Nur'a çok kuvvetli bir işaret ve imâ teşkil etmektedir.