بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1
İmam-ı Ali radıyallahu anh, Celcelutiye'sinde pek kuvvetli ve sarahate yakın bir tarzda Risale-i Nur'dan ve ehemmiyetli risalelerinden aynı numara ile haber verdiğini, Yirmi sekizinci Lem'a ile Sekizinci Şuâ tam ispat etmişler. İmam-ı Ali radıyallahü anh, Risale-i Nur'un en son risalesini Celcelutiye'de
وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ
fıkrasıyla haber veriyor. Biz bir iki sene evvel Âyetü'l-Kübrâ'yı en son zannetmiştik. Halbuki şimdi altmış dörtte telifçe Risale-i Nur'un tamam olması ve bu cümle-i Aleviyenin meâlini, yani, karanlığı dağıtacak, asâ-yı Mûsâ (aleyhisselâm) gibi ışık verecek, sihirleri ibtal edecek" bir risaleden haber vermesi; ve bu mecmuanın "Meyve" kısmı bir müdafaa hükmüne geçip başımıza çöken dehşetli, zulümlü zulmetleri dağıttığı gibi, "Hüccetler" kısmı da, Nurlara karşı cephe alan felsefe karanlıklarını izale edip Ankara ehl-i vukufunu teslime ve tahsine mecbur etmesi; ve istikbalde zulmetleri dağıtacak çok emâreler bulunması; ve asâ-yı Mûsâ (aleyhisselâmın) bir taşta on iki çeşme akıtmasına ve on bir mu'cizeye medar olmasına mukabil ve müşabih bu son mecmua dahi, "Meyve", on bir mesele-i nurâniyesi ve "Hüccetullahi'l-Bâliğa" kısmı on bir hüccet-i katıası bulunması cihetinde bize kanaat verdi ki, İmam-ı Ali radıyallahu anh, o fıkra ile doğrudan doğruya bu Asâ-yı Mûsâ ismindeki mecmuaya bakar ve ondan tahsinkârane haber verir.
Said Nursî
ba
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1
İmam-ı Ali radıyallahu anh, Celcelutiye'sinde pek kuvvetli ve sarahate yakın bir tarzda Risale-i Nur'dan ve ehemmiyetli risalelerinden aynı numara ile haber verdiğini, Yirmi sekizinci Lem'a ile Sekizinci Şuâ tam ispat etmişler. İmam-ı Ali radıyallahü anh, Risale-i Nur'un en son risalesini Celcelutiye'de
وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ
fıkrasıyla haber veriyor. Biz bir iki sene evvel Âyetü'l-Kübrâ'yı en son zannetmiştik. Halbuki şimdi altmış dörtte telifçe Risale-i Nur'un tamam olması ve bu cümle-i Aleviyenin meâlini, yani, karanlığı dağıtacak, asâ-yı Mûsâ (aleyhisselâm) gibi ışık verecek, sihirleri ibtal edecek" bir risaleden haber vermesi; ve bu mecmuanın "Meyve" kısmı bir müdafaa hükmüne geçip başımıza çöken dehşetli, zulümlü zulmetleri dağıttığı gibi, "Hüccetler" kısmı da, Nurlara karşı cephe alan felsefe karanlıklarını izale edip Ankara ehl-i vukufunu teslime ve tahsine mecbur etmesi; ve istikbalde zulmetleri dağıtacak çok emâreler bulunması; ve asâ-yı Mûsâ (aleyhisselâmın) bir taşta on iki çeşme akıtmasına ve on bir mu'cizeye medar olmasına mukabil ve müşabih bu son mecmua dahi, "Meyve", on bir mesele-i nurâniyesi ve "Hüccetullahi'l-Bâliğa" kısmı on bir hüccet-i katıası bulunması cihetinde bize kanaat verdi ki, İmam-ı Ali radıyallahu anh, o fıkra ile doğrudan doğruya bu Asâ-yı Mûsâ ismindeki mecmuaya bakar ve ondan tahsinkârane haber verir.
Said Nursî
ba