- 88 -
Bu istida, yirmi seneden beri hiç müracaat etmediğim halde, bir hiddet zamanında bir defa olarak beni tâzip eden Dahiliye Vekili Hilmi'ye hitaben yazılmış, berâ-yı malûmat Afyon Emniyet Müdürüne gönderilmiş. Mânâsız, lüzumsuz dört beş defa bana sıkıntı verdiler. "Senin yazın böyle değil; kim sana böyle yazmış?" diye resmen beni karakola çağırdılar. Ben de dedim: Böylelere müracaat edilmez; yirmi sene sükûtum haklı imiş!
Ey Emirdağı hükûmeti ve zabıtası! Bu hasbihali bir sene evvel yazmıştım. Fakat vermedim, sakladım. Şimdi, beş cihetle kanunsuz beni hususî ikametgâhımda bir hizmetçiden men ve müdahale etmeleri gibi dünyada emsalsiz bir tarzda beni istibdad-ı mutlak altına alıyorlar. Kanun namına kanunsuzluk edenleri, insafa gelmek fikriyle izhar ediyorum.
Dahiliye Vekili ile hasbihalden bir parçadır
Hiçbir tarihte ve zemin yüzünde emsali vuku bulmayan bir zulme ve on vecihle kanunsuz bir gadre ve tazyike hedef olmuşum. Şöyle ki:
· Hem şiddetli suikast eseri olarak zehirlenmeden hasta;
· hem gayet zaif, yetmiş bir yaşında ihtiyar; hem kimsesiz, acınacak bir gurbette,
· hem sako ve fanilâ ve pabucunu satmakla maişetini temin eden fakîrü'l-hal,
· hem yirmi beş sene münzevî olmasından, binden ancak tam sadık bir adamla görüşebilen bir merdumgiriz, mütevahhiş,
· hem yirmi sene hayatını ve eserlerini üç mahkeme ve Ankara ehl-i vukufu inceden inceye tetkikten sonra bil'ittifak beraatine ve eserleri vatana, millete zararsız olarak menfaatli olmasına karar verilmiş bir mâsum,
· hem eski Harb-i Umumîde ehemmiyetli hizmet etmiş bir evlâd-ı vatan,
· hem şimdi bu milleti, bu vatanı, anarşilikten ve ecnebî ifsadlarından kurtarmak için meydandaki tesirli âsârıyla bütün kuvvetiyle çalışan bir hamiyetperver; ve mahkemede yetmiş şahitle ispat edildiği gibi, yirmi beş senede bir
- 88 -
Bu istida, yirmi seneden beri hiç müracaat etmediğim halde, bir hiddet zamanında bir defa olarak beni tâzip eden Dahiliye Vekili Hilmi'ye hitaben yazılmış, berâ-yı malûmat Afyon Emniyet Müdürüne gönderilmiş. Mânâsız, lüzumsuz dört beş defa bana sıkıntı verdiler. "Senin yazın böyle değil; kim sana böyle yazmış?" diye resmen beni karakola çağırdılar. Ben de dedim: Böylelere müracaat edilmez; yirmi sene sükûtum haklı imiş!
Ey Emirdağı hükûmeti ve zabıtası! Bu hasbihali bir sene evvel yazmıştım. Fakat vermedim, sakladım. Şimdi, beş cihetle kanunsuz beni hususî ikametgâhımda bir hizmetçiden men ve müdahale etmeleri gibi dünyada emsalsiz bir tarzda beni istibdad-ı mutlak altına alıyorlar. Kanun namına kanunsuzluk edenleri, insafa gelmek fikriyle izhar ediyorum.
Dahiliye Vekili ile hasbihalden bir parçadır
Hiçbir tarihte ve zemin yüzünde emsali vuku bulmayan bir zulme ve on vecihle kanunsuz bir gadre ve tazyike hedef olmuşum. Şöyle ki:
· Hem şiddetli suikast eseri olarak zehirlenmeden hasta;
· hem gayet zaif, yetmiş bir yaşında ihtiyar; hem kimsesiz, acınacak bir gurbette,
· hem sako ve fanilâ ve pabucunu satmakla maişetini temin eden fakîrü'l-hal,
· hem yirmi beş sene münzevî olmasından, binden ancak tam sadık bir adamla görüşebilen bir merdumgiriz, mütevahhiş,
· hem yirmi sene hayatını ve eserlerini üç mahkeme ve Ankara ehl-i vukufu inceden inceye tetkikten sonra bil'ittifak beraatine ve eserleri vatana, millete zararsız olarak menfaatli olmasına karar verilmiş bir mâsum,
· hem eski Harb-i Umumîde ehemmiyetli hizmet etmiş bir evlâd-ı vatan,
· hem şimdi bu milleti, bu vatanı, anarşilikten ve ecnebî ifsadlarından kurtarmak için meydandaki tesirli âsârıyla bütün kuvvetiyle çalışan bir hamiyetperver; ve mahkemede yetmiş şahitle ispat edildiği gibi, yirmi beş senede bir