Sözler

Sözler, Fihrist, 1074. sayfadasınız.

insan üç cihetle Sâni-i Zülcelâlin esmâsına ayine olmasıyla, yani acziyle ve fakrıyla ve naks ve kusuruyla Kadîr-i Zülcelâlin kudretini, gınasını, kemalini bildirdiği gibi, cüz'i ilim ve cüz'i kudretiyle ve cüz'i basar ve cüz'i sem'iyle ve cüz'i malikiyetiyle yine Sâni'in ilm-i mutlakına, sem' ve basarına ve mâlikiyet-i mutlakasına ayinedarlık edip gösterdiğini ve hem insan üstünde nakışları görünen Esmâ-i İlâhiyyeye o nakışlar cihetiyle ayinedarlık ederek, esmada bir İsm-i Âzam olduğu gibi esmânın nukuşunda dahi insan bir nakş-ı âzam bulunduğunu göstermekle gayet kuvvetli bir delil-i vahdaniyeti insanın mahiyetinde izhar edip üç cihetle marifetullaha pencereler açar.
لَقَدْ خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ فِۤى اَحْسَنِ تَقْوِيمٍ 1 'in bir hakikatını tefsir ediyor.
Otuz İkinci Pencere: ..... 938
هُوَ الَّذِۤى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفٰى بِاللهِ شَهِيدًا 2* قُلْ يَۤا اَيُّهَا النَّاسُ اِنِّى رَسُولُ اللهِ اِلَيْكُمْ جَمِيعًا * 3
âyetlerinin bir hakikatını, semâ-i risaletin bir güneşi olan zât-ı Ahmediyeye (a.s.m.) dair olan On Dokuzuncu Mektup ve On Dokuzuncu Söz ve Otuz Birinci Söz ile tefsir edip, bu pencere ile o tefsire işaret ediyor.
Otuz Üçüncü Pencere: ..... 939
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِۤى اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا قَيِّمًا 4 âyetinin Kur'ân'a dair bir hakikatını, Kur'ân'ın herbir âyeti bir pencere olduğunu ve belki ekser âyetinde marifetullaha karşı çok pencereler bulunduğunu ve Kur'ân'ın

insan üç cihetle Sâni-i Zülcelâlin esmâsına ayine olmasıyla, yani acziyle ve fakrıyla ve naks ve kusuruyla Kadîr-i Zülcelâlin kudretini, gınasını, kemalini bildirdiği gibi, cüz'i ilim ve cüz'i kudretiyle ve cüz'i basar ve cüz'i sem'iyle ve cüz'i malikiyetiyle yine Sâni'in ilm-i mutlakına, sem' ve basarına ve mâlikiyet-i mutlakasına ayinedarlık edip gösterdiğini ve hem insan üstünde nakışları görünen Esmâ-i İlâhiyyeye o nakışlar cihetiyle ayinedarlık ederek, esmada bir İsm-i Âzam olduğu gibi esmânın nukuşunda dahi insan bir nakş-ı âzam bulunduğunu göstermekle gayet kuvvetli bir delil-i vahdaniyeti insanın mahiyetinde izhar edip üç cihetle marifetullaha pencereler açar. لَقَدْ خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ فِۤى اَحْسَنِ تَقْوِيمٍ 1 'in bir hakikatını tefsir ediyor. Otuz İkinci Pencere: ..... 938 هُوَ الَّذِۤى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفٰى بِاللهِ شَهِيدًا 2* قُلْ يَۤا اَيُّهَا النَّاسُ اِنِّى رَسُولُ اللهِ اِلَيْكُمْ جَمِيعًا * 3 âyetlerinin bir hakikatını, semâ-i risaletin bir güneşi olan zât-ı Ahmediyeye (a.s.m.) dair olan On Dokuzuncu Mektup ve On Dokuzuncu Söz ve Otuz Birinci Söz ile tefsir edip, bu pencere ile o tefsire işaret ediyor. Otuz Üçüncü Pencere: ..... 939 اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِۤى اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا قَيِّمًا 4 âyetinin Kur'ân'a dair bir hakikatını, Kur'ân'ın herbir âyeti bir pencere olduğunu ve belki ekser âyetinde marifetullaha karşı çok pencereler bulunduğunu ve Kur'ân'ın