Hakikat Işıkları
Herkes bilmez gökte ne var,
Görür onu göz sahibi
Parıldıyor güneş kadar
Hakikatı ummân gibi.
İster gönül elbet huzûr
Âhir demde etmiş zuhûr,
Âlemlere doğmuş o nûr;
Gökten inen fermân gibi.
Ferdiyeti elhak ayân,
Odur gönüllere sultân,
Var mı bilmem ulu bürhân;
Bu Bediüzzaman gibi.
Lisânından saçılır nûr,
Cinnî okur, insan okur,
Hûr-u Cennet işte bu "Nûr";
Gönüllerde cânân gibi.
Âhir zamân esrârını,
İhbâr-ı gayb envârını,
Attı âlem ekdârını,
Doğdu şems-i tâbân gibi.
Semâvâttan rahmet indi.
Akan göz yaşları dindi,
Küfr ü dalâl yıldı, sindi;
Görünmeyen şeytân gibi.
Hakikat Işıkları
Herkes bilmez gökte ne var,
Görür onu göz sahibi
Parıldıyor güneş kadar
Hakikatı ummân gibi.
İster gönül elbet huzûr
Âhir demde etmiş zuhûr,
Âlemlere doğmuş o nûr;
Gökten inen fermân gibi.
Ferdiyeti elhak ayân,
Odur gönüllere sultân,
Var mı bilmem ulu bürhân;
Bu Bediüzzaman gibi.
Lisânından saçılır nûr,
Cinnî okur, insan okur,
Hûr-u Cennet işte bu "Nûr";
Gönüllerde cânân gibi.
Âhir zamân esrârını,
İhbâr-ı gayb envârını,
Attı âlem ekdârını,
Doğdu şems-i tâbân gibi.
Semâvâttan rahmet indi.
Akan göz yaşları dindi,
Küfr ü dalâl yıldı, sindi;
Görünmeyen şeytân gibi.