On Yedinci Lem'a namıyla on Beş Nota olarak Risale-i Nur Külliyatının Lem'alar kısmına ilhak edilmiştir.
Zühre şöyle bir hakikatla başlar: Dünyadaki her zîhayat mâlikinin ismiyle, nâmıyla, hesabıyla çalışan muvazzaf bir asker gibidir.
Kim kendini kendine malik zannetse o kimse hâliktir. Sonra, uzun ve muhit bir salât ü selâmı müteakip herbiri bir risalenin güya hülâsası ve çekirdeği mahiyetindeki şümullü "İ'lem"lere geçer. "İ'lem"lerin birisinde, Kur'ân tilmizi ile felsefe tilmizini içtimai ve şahsî cihetlerden mukayese ederek felsefenin sakîm ve muzır kısmının batıl hükümlerini çürütür. Son "İ'lem"i de, gayet güzel ve hazin bir mânacat ihtiva etmektedir. Daha fazla malûmatı Türkçe olan Notalar Risalesi'ne havâle ederiz.
Bu Mesnevî-i Nuriyenin fihristesinde, o kıymettar hârika risalelerdeki yüzer hakikatlerden yalnız bir ikisini nâkıs fehmimizle ve kàsır ifademizle göstermeye çalıştık. Yoksa gösterdiğimiz misaller, o hârika-i ilm ü irfânın ne en canlı noktaları olabilir ve ne de en kıymetli cevherleri olabilir. Belki o şemsin cüz'i bir şuâı ve o bahrın küçük bir katresidir.
8-ZERRE:.... 235
Şeytanın ve ehl-i ilhâdın bazı vesveselerini tard eden müteferrik meselelerden bahseden hârika ve fevkalâde bir risale olup iki kısımdan ibarettir.
İman ve ahlâkıyatı ve vesveselerin izâlesini ve insandaki teşehhusât-ı vechiyenin hikmetini beyan eden "İ'lem"ler bu risalenin münderecatındandır. Bir "İ'lem"inde
وَمِنْ اٰيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفُ اَلْسِنَتِكُمْ وَ اَلْوَانِكُمْ * 1
âyetinde zikredilen semâvât ve arzın hilkati ve beşerin lisan ve renklerinin ihtilafı Cenâb-ı Hâlık-ı Zülcelâlin ayetlerinden olduğunun hakikatini gayet güzel bir tarzda beyan ediyor. Diyor ki;
"Bütün beşerin esâsât-ı azada ittifakı, Saniin vahdetine; teşehhusat-ı vechiyede temayüzü, Saniin muhtar ve hakim olduğuna gayet bâhir ve zâhir delildir" der, ispat eder. Beşerin birbirinden teşahhusça farklarının hikmetini ve diğer mahlûkatta bu temayüzün ferden ferdâ olmayıp nevi nevi oluşu hikmetin öyle iktiza ettiğini izah ediyor.
Başka bir "İ'lem" de şeytan-ı insî ve cinnînin, bakaranın batınen gayet mükemmel, zahiren miskin oluşu hakkındaki bir vesvesesini tardeder ve der ki:
"Ey şeytan-ı cinniye üstad olan şeytan-ı insî! Eğer herşey, herşeyi maslahat miktarıyla ve lâyık-ı veçhile yapan Kadir-i Ezelînin san'atı olmasa idi, senin eşeğinin kulağı senden ve senin üstadlanndan daha akıllı ve daha hâzık olması lâ
On Yedinci Lem'a namıyla on Beş Nota olarak Risale-i Nur Külliyatının Lem'alar kısmına ilhak edilmiştir.
Zühre şöyle bir hakikatla başlar: Dünyadaki her zîhayat mâlikinin ismiyle, nâmıyla, hesabıyla çalışan muvazzaf bir asker gibidir.
Kim kendini kendine malik zannetse o kimse hâliktir. Sonra, uzun ve muhit bir salât ü selâmı müteakip herbiri bir risalenin güya hülâsası ve çekirdeği mahiyetindeki şümullü "İ'lem"lere geçer. "İ'lem"lerin birisinde, Kur'ân tilmizi ile felsefe tilmizini içtimai ve şahsî cihetlerden mukayese ederek felsefenin sakîm ve muzır kısmının batıl hükümlerini çürütür. Son "İ'lem"i de, gayet güzel ve hazin bir mânacat ihtiva etmektedir. Daha fazla malûmatı Türkçe olan Notalar Risalesi'ne havâle ederiz.
Bu Mesnevî-i Nuriyenin fihristesinde, o kıymettar hârika risalelerdeki yüzer hakikatlerden yalnız bir ikisini nâkıs fehmimizle ve kàsır ifademizle göstermeye çalıştık. Yoksa gösterdiğimiz misaller, o hârika-i ilm ü irfânın ne en canlı noktaları olabilir ve ne de en kıymetli cevherleri olabilir. Belki o şemsin cüz'i bir şuâı ve o bahrın küçük bir katresidir.
8-ZERRE:.... 235
Şeytanın ve ehl-i ilhâdın bazı vesveselerini tard eden müteferrik meselelerden bahseden hârika ve fevkalâde bir risale olup iki kısımdan ibarettir.
İman ve ahlâkıyatı ve vesveselerin izâlesini ve insandaki teşehhusât-ı vechiyenin hikmetini beyan eden "İ'lem"ler bu risalenin münderecatındandır. Bir "İ'lem"inde
وَمِنْ اٰيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفُ اَلْسِنَتِكُمْ وَ اَلْوَانِكُمْ * 1
âyetinde zikredilen semâvât ve arzın hilkati ve beşerin lisan ve renklerinin ihtilafı Cenâb-ı Hâlık-ı Zülcelâlin ayetlerinden olduğunun hakikatini gayet güzel bir tarzda beyan ediyor. Diyor ki;
"Bütün beşerin esâsât-ı azada ittifakı, Saniin vahdetine; teşehhusat-ı vechiyede temayüzü, Saniin muhtar ve hakim olduğuna gayet bâhir ve zâhir delildir" der, ispat eder. Beşerin birbirinden teşahhusça farklarının hikmetini ve diğer mahlûkatta bu temayüzün ferden ferdâ olmayıp nevi nevi oluşu hikmetin öyle iktiza ettiğini izah ediyor.
Başka bir "İ'lem" de şeytan-ı insî ve cinnînin, bakaranın batınen gayet mükemmel, zahiren miskin oluşu hakkındaki bir vesvesesini tardeder ve der ki:
"Ey şeytan-ı cinniye üstad olan şeytan-ı insî! Eğer herşey, herşeyi maslahat miktarıyla ve lâyık-ı veçhile yapan Kadir-i Ezelînin san'atı olmasa idi, senin eşeğinin kulağı senden ve senin üstadlanndan daha akıllı ve daha hâzık olması lâ