İşarat'ül İ'caz, 29. âyetin tefsiri, 336. sayfadasınız.

جَمِيعًا 1 arzdaki bazı eşyanın abes ve faidesiz olduklarına ait evhamı def etmek içindir.
﴾ ثُمَّ اسْتَوٰى 2 ﴿ 'daki ثُمَّ 3 arzın hilkatiyle semavatın tesviyesi arasındaki Cenâb-ı Hakkın ef'al ve şuunatının silsilesine işarettir. Ve keza, beşere menfaat hususunda, semavatın tesviyesi arzın hilkatinden rütbece uzak olduğuna delâlet eder.
İcâz ve ihtisar için, اَرَادَ اَنْ يُسَوِّىَ 4 yerinde اِسْتَوٰى 5 denilmiştir. اِسْتَوٰى kelimesinin istimali, burada mecazdır. Yani, hedefe kastını hasredip sağa sola bakmayanlar gibi, semavatın tesviyesini irade etmiştir.
﴾ اِلَى السَّمَۤاءِ 6 ﴿ Bu semadan maksat, semavatın maddesi olan buhardır.
﴾ فَسَوّٰيهُنَّ 7 ﴿ 'deki ف tefrîi ifade ettiğine nazaran, tesviyenin istivâya bağlanması, فَيَكُونُ 8 'nün كُنْ 9 emrine veya kudretin taallûku iradenin taallûkuna veya kazânın kadere olan terettüplerine benziyor. Ve tâkibi ifade ettiğine göre, mukadder bazı fiilere imadır.
Takdir-i kelâm, نَوَّعَهَا وَنَظَّمَهَا وَدَبَّرَ اْلاَمْرَ بَيْنَهَا فَسَوّٰيهُنَّ ilâ âhir, 'den ibarettir.  

جَمِيعًا 1 arzdaki bazı eşyanın abes ve faidesiz olduklarına ait evhamı def etmek içindir. ﴾ ثُمَّ اسْتَوٰى 2 ﴿ 'daki ثُمَّ 3 arzın hilkatiyle semavatın tesviyesi arasındaki Cenâb-ı Hakkın ef'al ve şuunatının silsilesine işarettir. Ve keza, beşere menfaat hususunda, semavatın tesviyesi arzın hilkatinden rütbece uzak olduğuna delâlet eder. İcâz ve ihtisar için, اَرَادَ اَنْ يُسَوِّىَ 4 yerinde اِسْتَوٰى 5 denilmiştir. اِسْتَوٰى kelimesinin istimali, burada mecazdır. Yani, hedefe kastını hasredip sağa sola bakmayanlar gibi, semavatın tesviyesini irade etmiştir. ﴾ اِلَى السَّمَۤاءِ 6 ﴿ Bu semadan maksat, semavatın maddesi olan buhardır. ﴾ فَسَوّٰيهُنَّ 7 ﴿ 'deki ف tefrîi ifade ettiğine nazaran, tesviyenin istivâya bağlanması, فَيَكُونُ 8 'nün كُنْ 9 emrine veya kudretin taallûku iradenin taallûkuna veya kazânın kadere olan terettüplerine benziyor. Ve tâkibi ifade ettiğine göre, mukadder bazı fiilere imadır. Takdir-i kelâm, نَوَّعَهَا وَنَظَّمَهَا وَدَبَّرَ اْلاَمْرَ بَيْنَهَا فَسَوّٰيهُنَّ ilâ âhir, 'den ibarettir.