mühmel ve başıboş bırakmaz. Ancak hikmetin murakabesi ve nezareti altında terbiye eder ve ettirir.
كُلِّ 1 edatından anlaşılır ki, esbabın bütün eserleri ve hâsıl-ı bilmasdar denilen ef'âl-i ihtiyariyeye terettüp eden eserler, tamamen kudrete bağlıdır. Mevcuda ve mevcudata, şey ve eşya denilmesi meşiet-i ilâhiyenin taallûkundan neş'et ettiğine nazaran شَىْءٍ 2 tabirinden anlaşılır ki, eşya vücuda geldikten sonra da Saniden alâkası kesilmez. Vücudun tekerrüründen ibaret olan bekaları için daima Sanie muhtaçtırlar.
قَادِرٌ 3 kelimesine bedel, sübut ve devamı ifade eden قَدِيرٌ 4 sigasından anlaşılır ki, kudret, makdurat nisbetinde olmayıp, kudretin daire-i tasarrufu pek geniştir. Hem kudret zâtiyedir, tagayyürü kabul etmez. Hem aynı zamanda kudret lâzimedir, ziyade ve noksan olmaz. Hem kudret, Rezzak, Gaffar, Muhyî, Mümit gibi sıfât-ı fiiliyenin mercii ve mizanıdır.
ba
mühmel ve başıboş bırakmaz. Ancak hikmetin murakabesi ve nezareti altında terbiye eder ve ettirir.
كُلِّ 1 edatından anlaşılır ki, esbabın bütün eserleri ve hâsıl-ı bilmasdar denilen ef'âl-i ihtiyariyeye terettüp eden eserler, tamamen kudrete bağlıdır. Mevcuda ve mevcudata, şey ve eşya denilmesi meşiet-i ilâhiyenin taallûkundan neş'et ettiğine nazaran شَىْءٍ 2 tabirinden anlaşılır ki, eşya vücuda geldikten sonra da Saniden alâkası kesilmez. Vücudun tekerrüründen ibaret olan bekaları için daima Sanie muhtaçtırlar.
قَادِرٌ 3 kelimesine bedel, sübut ve devamı ifade eden قَدِيرٌ 4 sigasından anlaşılır ki, kudret, makdurat nisbetinde olmayıp, kudretin daire-i tasarrufu pek geniştir. Hem kudret zâtiyedir, tagayyürü kabul etmez. Hem aynı zamanda kudret lâzimedir, ziyade ve noksan olmaz. Hem kudret, Rezzak, Gaffar, Muhyî, Mümit gibi sıfât-ı fiiliyenin mercii ve mizanıdır.
ba